SIRADAN KADIN YOKTUR
SIRADAN KADIN YOKTUR
Kadın ayağa kalktı, doğrudan bana baktı:
– “Ben seni seviyorum”, dedi. Böyle bir şeyi hiç beklemiyordum. Karşımda duran kadına belki de ilk kez bu sözün anlamıyla bakmıştım. Kadının dikkat çekici hiçbir özelliği yoktu. (Belkide benim için yoktu demeliyim). Yani ne bileyim, her gün her an karşılaşabileceğiniz bir kadındı. Aramızda böyle özel yakınlığı yaratacak hiçbir şey olmamıştı, bunu iyi anımsıyorum. Çirkin bile denebilirdi. Üzerinde günlük bir giysi vardı. Şimdi “nasıldı” desen onu bile anımsamam. Ama gözlerinde öyle bir parlaklık vardı ki kayıtsız kalamadım. Söylediğini anlamazlıktan gelmeyi denedim:
– “Ben de sizi severim.”
Kadın tepkiyle karşıma dikildi:
– “Yok öyle değil, ben seni seviyorum.”
Bu kez anlamamak olanak dışıydı. Durumu kabul etmeliydim.
– Peki ne olacak?…”
Kadın şiddetle bakıyordu:
– “Olacak bir şey yok, evleniriz”, dedi.
Arıtık bu kadarı da fazlaydı:
– “İyi ama nasıl evleniriz?”, dedim. “Sen evli değil misin?”
Parmağındaki yüzüğü görmüştüm.
Kadın bir an bile duraksamadı:
– “Ayrılırım”, dedi. Kadının kararlı davranışı beni şaşırtmıştı. Bütün bunları nasıl güçlükle söylediğini anlamak zor değildi. Ona biraz yardım etmeyi düşündüm:
– “İyi de ben evliyim.”
Kadın hiç oralı olmadı:
– “Sen de ayrılırsın…”
Bir an kadına dikkatle baktığımı Şu anda bile anımsıyorum. Bütün bunları ona düşündürtecek hiçbir şey olmadan nasıl böyle bir karara vardığını düşünüyordum. Ama bu işi burada kesip atmak gerekiyordu:
– “Şimdi bakın”, dedim. “Ben hiç böyle bir şey düşünmedim. Bunları neden düşündüğünü bilmiyorum. Bence bütün bunları unutsak daha iyi olur. Benim hiç böyle bir niyetim yok.”
Önümde duran belgelerin işi bitmişti. Kadına uzattım.
Kadın gözlerime baktı. Belgeleri aldı. Çıktı gitti. Bir daha da görmedim. Ama inan bana, hayatımda çok düşündüğüm kadınlardan birisi odur…”
***
Arkadaşımı tanırdım. Bir bankada çalışıyordu. Yakışıklıydı, kadınlarla istediği gibi ilişki kurmasını bilirdi. Duyarlı olduğunu da bilirdim. Merak ettim:
– “O kadında seni bu kadar düşündüren neydi?”
Arkadaşım düşünceli yanıtladı:
– “…Kararlılık. Beni etkileyen kadının kararlılığıydı. Ama asıl dehşete düşüren, kadının kararlığının kendine ait oluşuydu. Düşünebiliyor musun, kadın beni hiç hesaba katmıyordu. Kendisi bir karar vermişti ve gözü hiçbir şey görmüyordu. Evliydi, kendi evliliğini gözden çıkarmıştı. Hadi diyelim ki mutlu değildi ve ayrılmak istiyordu. Ama benim evliliğim de umrunda bile değildi, tek sözcükle ikimizi de eşlerinden ayırıyordu ve biz evleniyorduk…”
– “Düşüncesiz biriydi belki de…”
– “Sanmıyorum. Tersine bütün bunları çok düşündüğünü sanıyorum. Belki gecelerce…”
– “Senin hayatını biliyor muydu? Eşini tanıyor muydu?”
Arkadaşım irkildi:
– “Yok canım, bizim çevremizle falan ilgisi yoktu. Tanıdığını hiç sanmıyorum, onunda böyle şeyler umrunda değildi. Sanırım, duygusuna kendisi için bir kurgu yapmıştı, bunu da tutkuya dönüştürmüştü.”
– “Peki, bunca tutkuyla seven bir kadın nasıl bir daha görünmedi?”
– “Bilmiyorum. Belki de kurgusunda ben de ona aşıktım. Belki de benim kendisine açılamadığımı düşünüyordu, bilemem.”
– “Sakın ona bir biçimde umut vermiş olmayasın…”
Arkadaşım bu kez sitemle bana baktı.
– “Artık pes derim. Öyle bir şey olsaydı, söyleyecek sözüm olabilir miydi?…” Doğruydu, söylenecek söz yoktu…
Sonradan bu öyküyü ben de çok düşündüm. Bu, gerçekten yaşanmış bir olaydı. Belki de insanların başından kaç kez geçmiş bir olay. Ama bizi neden bu kadar düşündürmüştü? Sonraları bulduğumu sandım. Ancak bir kadın bu denli kararlı davranabilirdi. Böyle kararlı bir erkek görmemiştim. Erkekler, genellikle böyle durumlarda “sonra ne olacağını” düşünür, hesaplar, ona göre karar verirdi. Ama bir kadın karar verirse, sonradan ne olacağını düşünse bile göze alırdı. Kadınlar erkeklerden daha mı kararlıydı?
Düşündüklerimi arkadaşıma sordum:
– “Anlattıkların beni çok düşündürdü. Sence de kadınlar daha mı kararlı? Biz erkekler kadın ilişkilerimizde daha çok mu hesap yaparız? Kadınlar daha mı gözü kara davranır?”
Arkadaşım ciddi bir tavırla yanıtladı:
– “Bu olay önce bana bir şey anlattı, ‘Sıradan kadın yoktur’. Hani biz erkekler aramızda konuşuruz da, kimi akadaşlar ‘ben kadınları tanırım, kadınlar şöyledir, kadınlar böyledir’ derler ya, bil ki bunlar yanlıştır. ‘Kadınlar’ diye bir şey yoktur, ‘kadın’ vardır. En önemsemediğin kadın bile ‘özel bir kadındır’. Bunu bilmeyen erkek, gerçekte kadın konusunda deneyimsiz erkektir. Kadınları tanımış bir erkek hiç bir zaman ‘kadınlar’ demez. Her kadının ‘özel bir kadın’ olduğğunu bilir. Soruna gelince, evet diyorum. Kadınlar her zaman erkeklerden çok daha kararlıdır. Bir şey yapmayı aklına koyan kadını bundan döndürecek hiçbir güç yoktur. Belki bekler, planlarının gerçekleşmesi için bekler, ama vazgeçmez. Bekler planını uygular ve yapar. İnan ki, bu kadının yaptığını yapacak bir erkek tanımadım. Ben hiçbir zaman onun yaptığını yapamazdım.”
– “Nasıl yani?…”
– “Yani, ben bir kadını çok beğenseydim, onun karşısına dikilip de, ‘ben seni seviyorum. Sen ayrıl, ben de ayrılayım, sonra da evlenelim’ diyemezdim.”
– “Ne derdin peki?…”
– “Ne mi derdim? Doğrusu pek düşünmedim ama böyle köklü çözümler bulayım diye kararlar vermezdim sanırım. Böyle köklü çözümlere gitmeden konuyu idare edelim derdim herhalde…”
– “O da çapraşık durumlar yaratmaz mıydı?”
– “Yaratırdı ama köklü çözümlere ulaşmak çok daha zor…”
Erdal Atabek, Kırmızı Işıkta Yürümek, Altın Kitaplar, 1991, Sayfa: 127