BABAMA
Babama,
Çok düşündüm. Babama ne armağan verebilirim diye. Sen dünyada ki herşeye sahip olduğun için sana verebileceğim bir armağan henüz bulamadım. Çünkü sen hiç kimsenin sahip olamayacağı en güzel şeye sahipsin!..
Bu bir kitap olabilir mi? Hayır. Ben senin okuyabileceğin kitabın kararını veremem ki. Çünkü sen herkesin okuyabileceği kitabı yazıyorsun. Belki bir yelek, bir hırka, ama zaten sana bunları istediğim de armağan olarak verebiliyorum, özelliği olmalı diyorum babama verebileceğim armağanın. Sonunda buluyorum.
Son bir kaç aydır gazete de köşe yazıyorum. En büyük desteği ve yersiz olmadığını bildiğim övgünü aldığım için, yazabildiğimi düşünerek sana da bu yazıyı armağan ediyorum. Hem de bu sanal ortamdan yollayarak iletmek istiyorum. Biliyorum ki postacıyı beklemeden elektronik ortamda “gelen postaları” her sabah ilk iş olarak gözden geçiriyorsun.
Sana en güzel armağan senin beni senin yolunda ilerlerken izlemen olur ancak. Yanlışı ile doğrusu ile. Şimdiye kadar yanlışlarımla, doğrularımla her zaman beni destekleyen ve yanımda olan oldun. Senin onaylamadığın yanlışları bile bana öyle güzel ilettin ki, yanlışlarımın arkasında durabilmeyi öğrettin. Kırdığın bir günü hatırlamam çok zor, çünkü sen hiç kırmadın beni, ben seni kırdığım halde.
Hayatım boyunca yaşamımı etkileyecek kararımı alırken bile beni bir sözünle uyardın, “ama sen sevdiysen biz de severiz” diyerek aldığım kararı uygulamamam için karşı durmadın. Ama ben gençliğin verdiği heyecan ve gözü karalıkla, kendi doğrularımı doğru bilerek attığım adımla, yıllar sonra aldığım kararın ne kadar yanlış olduğunu anlamış olsam da… Bunu şimdi daha iyi anlıyorum! Ama hayat bu sanırım. Herkes yanlışları ve doğruları kendi yaşamayı tercih ediyor her nedense. Tıpkı benim yaptığım gibi.
Senin yolunu izlemekle ne kadar doğru bir karar verdiğimi şu an yaşadığım küçük problemi seninle paylaşırken bile, “sabret kızım bak göreceksin, kokusu çok yakında çıkar” diyerek sabırla bekleyip de dediğin gibi sonuçlanması, senin doğruları görebilmen konusunda bana örnek olmanı bir kez daha kanıtladı.
Kendimi bilgi ile doldurmaya çalışıyorum ama, bunda çok yavaşım biliyorum. Senin gibi olmayı çok isterim ama bunun için çok çalışmam gerektiğini biliyorum. Hatırlıyorum da yılmadan, yorulmadan çalıştığın günleri. Bizlerin yükü ile bir gün olsun o disiplinini bozmadan, sapmadan sürdürdüğünü. Onca yaşam mücadelesi verip bu günlere gelebilmenin yolunu en yakından izleyenin olarak ne kadar zorlu mücadeleler verdiğini iyi bilirim.
Bizlere olan sevgini öyle güzel ilettin ki, bir kez olsun bize olan sevginde eksiklik hissetmedik. En ufak başarılarımızı en büyük başarılar kadar destekleyip, bize cesaret verdin her konuda. Başarısızlıklarımız karşısında hiç bir zaman kızmadın, darılmadın, kırmadın. Nasıl düzeltme yoluna gidebiliriz onu öğrettin.
Senin kızın olmaktan her zaman gurur duyuyorum. Bunu senin bana koyduğun “Babasının Kızı” ismini de, senin bana olan armağanın olarak kabul ediyorum. Bu ismi de “Balta” kadar kabullenip benimsiyorum. Bu yaşımda bile seni çok sevdiğimi söylemekten büyük mutluluk duyuyorum.
İyi ki senin kızın olarak dünyaya gelmişim, iyi ki senin gibi bir babanın kızı olmuşum. Benim sana bulamayıp da veremediğim armağanı sen bana veriyorsun babacığım.
Bana, ben olmayı öğrettiğin için teşekkür ederim.
12 Haziran 2006
YENER BALTA