MESNEVİ ŞERHİNE AÇIKLAMA
MESNEVİ ŞERHİNE AÇIKLAMA
ABDÜLBÂKİ GÖLPINARLI, İNKILÂP VE AKA YAYINEVİ
II. BASIM
X
XX
“ALLAH, GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYENDİR…” (K. 57/3)
“O ilk ve sondur. Zahir ve Bâtın’dır. O her şeyi hakkıyla bilendir.” (K. 57/3)
Zahir: Görünendir.
Batın: Görünmeyendir.
+
Prof. Dr. Muhammed Hamidullah AZİZ KUR’AN adlı çevirisinde bu ayeti şöyle çevirmiştir:
“57/3: O ilk ve sondur, açık ve gizlidir. O, her şeyi bilendir.”
Dipnotunda da şu açıklamayı yapmıştır: “Bu ayet İslam teolojisinin (İlâhiyat, tanrı bilimi) temelidir.”
Elmalılı Hamdi Yazır ise bu ayeti şöyle çevirmiştir:
“K. 57/3: O, ilk ve sondur; görünen ve görünmeyendir. O, her şeyi bilendir.”
Mevlana ise bu ayeti aşağıdaki gibi yorumlamıştır:
Mesnevi Şerhi. Abdülbâki Gölpınarlı, İnkılâp ve Aka Yayınevi ıı. Basım. s. 19:
“Aşk gibi hem apaçık ortadasın; hem gizlisin; senin gibi ortada olan, görünüp duran bir gizli görmedim gitti.”
+
Av. Eren Bilge Açıklaması:
Mevlana bu sözleri Allah’a hitabeden söylüyor.
Allah’a hitaben diyor ki: Hem apaçıksın, hem gizlisin. Hem görünür niteliğin var; hem, görünmez niteliğin var.
Mevlana ne demek ister?
Allah’ın görünen niteliği nedir? Görünmeyen niteliği nedir?
Bu görünüp duran nedir?..
Bu görünmeyen nedir?..
(Kapak sayfasının devamı…)
Sözü daha çok sündürmeyelim. Doğrudan konuya girelim.
Bilindiği gibi hiçbir yasa Doğa Yasalarından daha geçerli ve güçlü değildir. Hükmeden, hükmünü sürdüren Doğa Yasalarıdır.
İnsan, Doğa’nın bu muazzam görünüşüne ve akıl sır ermez oluşumuna bakarak ne yapması gerektiğini düşünmektedir…
Zannında yaratığı bir sanal varlığın peşine takılmak mı; yoksa Allah’ın görünen ve görünmeyen niteliğini bilmek mi? sahip çıkmak mı?..
Allah’ın görünen niteliği:
Mevlana’ya göre Allah’ın görünen niteliği içinde yaşadığımız Doğa’dır, Evren’dir…
Peki, görünmeyen niteliği nedir?
Allah’ın görünmeyen niteliği genel değerler, ortak doğrular, makbul beklentiler ve erdemlerdir. Yaşamda karşılaştığımız ve bizi bağlayan olumlu kurallardır. Bu kuralların başında da; doğruluk, dürüstlük, iyilik gelir ki bütün dinler de bunu emreder ve İslam’da bu “Salih amel!” diye geçer…
Bütün bunlar Allah kapsamı içine girer. İslam’da Hak kavramı da Allah olarak belirtilir… Hiçbir kutsal kitap Hakk’kı Allah olarak belirlemekte Kuran kadar açıklayıcı olmamıştır. Okuyalım:
“… Çünkü Allah, hakkın ta kendisidir.” (K. 22/6, 62. 24/25. 31/30)
Aşağıya aldığım şu söz, hadis ve ayetler de buna örnek kanıtlardır:
Şeyh Ebu Said adlı ermişimiz de bu konuya şu sözleri ile açıklık getirir::
“O’nu kullukta arayan bulamaz. O’nu, O’nunla arayan hemencecik buluverir.” (TEVHİDİN SIRLARI. Muhammed ibn Münevver. Kabalcı yayınları. 2003. s. 294)
İslam Peygamberi de bu konuda şöyle demiştir: “Rabbımı Rabbımla anladım.” (Sırr’ül Esrar. Abdülkadir Geylani, Rahmet Yayınları. s. 50)
Bütün bu sıraladıklarım Allah’ın görünmeyen niteliğidir. Görünmez ama hissedilir, yaşamda karşılaşılır ve bizi bağlar…
İnsanın yapması gereken dinlerin de emrettiği gibi olumlu kuralları yaşamına uygulamaktır. Bunlar; doğruluk, dürüstlük, iyiliktir. İslamî deyimle Salih ameldir. Bu anlayış İbrahim, İshak, Yakup Peygamberlerle başlamıştır. (Bkz. İncil, Matta. 22/32 ve devamı ayetler…)
Allah’ın görünmeyen niteliğine ilişkin İncil’de şöyle bir ayet vardır.
“Rabbi bulunabilirken arayın; yakınken ona seslenin…” (İşaya. 55/6-7)
Bu konuya Kuran da şu ayetle değinmiştir:
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının. O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihat edin ki kurtuluşa eresiniz.” (K. 5/35)
“O’na yaklaşmaya vesile arayın…” dan amaçlanan doğru-dürüst davranma, iyilik yapma, yardım etme olasılığı doğmuşken bundan kaçınmayın. Böylesine örnekleri çoğaltabiliriz…
“Cihat’tan amaçlanan ise elbette kâfirdir, münkirdir diye cana kıymak değildir; bundan amaç: Doğruluk, dürüstlük, erdem üzerine yaşamakta çaba göstermektir…
Yaşamda bu olumlu kuralları uygulamak insanın kendi yararınadır; çünkü insan; doğruluk, dürüstlük, iyilik gibi olumlu kurallara ters düşen işler yaptığı zaman başı ağrır. Kendisinden devlet ve toplum hesap sorar…
İşte bu hesap sorma (ahret) konusu ile karşılaşmamak için insanın olumlu kuralları yaşamına uygulaması kendi yararınadır…
Mevlana, insanın bilmesi gereken bu gerçek yerine “Heva ve hevesini Tanrı edinenleri”,(K. 45/23) “Zannına uyarak Allah yaratanları…” (K. 6/116, 10/36,66, 53/28) kamışlıktan kesildiği için feryat eden Nay (Ney’e) benzetir.
Mevlana Mesnevisi’nde bu gerçeği anlatmaya çalışır; basireti bağlanmamış olanlar bu gerçeği anlayarak gerçeğe ve huzura erişir.
Ne mutlu gerçeğe ve huzura erişenlere…
Av. Eren Bilge, 1.7.2014
+
KATKIDA BULUNANLAR:
Hayri ağabey,
Önce sevgi ve mantık
Doğa Tanrının sadece NİTELİKLERİNİ ortaya koyuyor.
Doğayı incelemek Tanrıyı tanımamızı sağlar velakin Tanrı ise canlı ve yaşayan bir ruhtur; adı var, nitelikleri var, kişiliği var vs.
Güneşin yansıması ile Güneşi karıştırmayalım birbirine!
Saygılarımla,
Mustafa Dinçer, 3.7.2014
+
Sayın Mustafa Dinçer,
Mustafa Dinçer neler söyler?…
Bir parça aklımız vardı,
O nu da Mustafa Dinçer başımızdan aldı.
Diyor ki: “Tanrı ise canlı ve yaşayan bir ruhtur…”
Canlı ise nereyi mekan tutmuştur?
Bizim bildiğimiz Tanrı “Zamandan ve mekandan münezzehtir.”
Canlı ise hangi mekanda ne zaman gezmektedir?
Her canlı yaşamak için yemek içmek zorundadır.
Bu Tanrı besinini nerelerden almaktadır?
Bütün canlılar ölmek zorundadır
Koskoca Tanrı’nın ölüsü nereye konur?
Bir de diyor ki: “kişiliği var…”
Unutmayalım ki “kişiliği” olanın niteliği var…
Erkek midir? Dişi midir?
Cinsellik Tanrı’nın işi midir?
Dedim ya bir parça aklım vardı?
Onu da Mustafa Dinçer başımdan aldı…
Mustafa Dinçer bu konularda beni aydınlatırsa,
Belki aklım gelir başıma,,,
Bütün bunlara karşın,
Dinçer’e sevgisinden şaşmaz Hayri Balta, 3.7.2014
+
Sevgili Hayri Ağabey,
Birçok kişi sizden düşünmeyi, aydınlığı, sahte dine kuşku ile bakmayı, samimiyeti, medeniyeti öğrendi. Teşekkür ederiz, duacıyız.
Önce akıl ve sevgi,
Çok sevgili ağabey,
Ortaya koyduğunuz konu Tanrının varlığı (ki sanırım bu konuda kuşkunuz yok) ve onun kişiliği meselesi.
Siz Tanrıyı Doğa’da arayanlardansınız ve çok iyi yapıyorsunuz. Tanrının NİTELİKLERİNİ en iyi doğada bulabiliriz. Kuşların ahenkli şakıması, renkleri, türleri, sesleri, çiçeklerin renkleri, kokuları, biçimleri, tasarımları vs, insanlar arasındaki dostluk, kahkahalar (pek kalmadı ya artık), çocukların masumiyeti, temizliği, hayvanların birbirleri ile oynamaları, temiz ve karanlık bir gecede gökyüzünün yıldızlarının pırıl pırıl parlamaları, galaksiler, güneş, nehirler, dağlar, ağaçlar, meyveler, rüzgar, lezzetli yiyecekler, kadın, erkek vs vs HER ŞEY TANRININ VARLIĞINI VE NİTELİKLERİNE işaret ediyor.
Müsaade ederseniz Tanrının Kimliği ve Kişiliği meselesinde bildiklerimizi paylaşalım.
Bildiğiniz gibi MADDE ve RUH evrende her şeyde görülmektedir. Her şey sadece MADDEDEN ibarettir diyemeyiz çünkü HAREKET ETTİREN GÜÇ anlamındaki RUH (İbranice Ruah) olmaksızın Madde kendi başına işe yaramaz. Mesih’in dediği gibi: “Yaşatan Ruhtur ve Beden kendi başına hiç işe yaramaz.’
Tanrı ise şöyle diyor Tevratta (Tekrar 32:39) 39 Artık bunu anlayın, Ben, Ben O’yum, Yanımda başka tanrılar yok. Öldüren de Benim, yaşatan da. Ağır yaralayan da Benim, iyi edecek olan da. Kimse elimden kurtaramaz.
Yehova’dan başka ‘tanrılar’ sizin yıllardır belirttiğiniz gibi SAHTEDİR ve hiç işe yaramaz ve yaşatamazlar sadece halkın saptırılması ve kandırılmasına ve yönetilmesine yararlar, varlıklarına dair bir kanıt bulunmamaktadır aksine hile olduklarını tarih göstermiştir. Bu anlamda aynı görüşteyiz.
Diyorsunuz ki:
Her canlı yaşamak için yemek içmek zorundadır. Bu Tanrı besini nereden almaktadır.
Bu konuda size yardımcı olabilecek Kutsal kitap düşünceleri:
Tanrı kendisi EKMEKTİR, SUDUR, ENERJİDİR, besine ihtiyacı yoktur. Yaşıyor derken duyguları ve düşünceleri var anlamında kullanıyoruz. Bildiğiniz gibi madde kendisi bir hiçtir her zaman üst enerjiye muhtaçtır (atomlarda gördüğümüz gibi). Kısaca Tanrı besin almaz yani kelime anlamıyla zaten EN ÜST ENERJİ BİÇİMİDİR ve enerjiye ihtiyacı yoktur zaten bu şekilde TANRI oluyor J Tanrı İbranice kelime anlamıyla (GÜÇLÜ, KUDRETLİ) demektir.
Diyorsunuz ki:
Bütün canlılar ölmek zorundadır. Koskoca Tanrı’nın ölüsü nereye konur?
Bu konuda size yardımcı olabilecek Kutsal kitap düşünceleri:
Can-lı terimi zaten içinde ENERJİ BARINDIRAN, ENERJİ-Lİ anlamına geliyor ve canlıların hücrelerinde diğer maddelerden alınan (bitkiler oksijenden, havadan ve sudan, hayvanlar bitkilerden) enerji ile CANLILIKLARINI devam ettirirler. İnsan da aynı hayvanlar gibi su ve hava ile hücrelerindeki YAŞ-LILIK, CAN-LILIK devam eder. ÖLMEK ise bunun sonu demektir. Yani zaten canlılık ölümün tam tersidir. Adem yaratıldığında YAŞAYAN CAN oldu. Ama Tanrıya BAĞLILIĞINI sona erdirdiğinde hücrelerinde aniden SOLMA, BOZULMA, hücrelerde ve organlarda DEJENERASYON, YAŞLILIK ortaya çıktı. İtaat etseydi bu YAŞ-LILIK sadece YAŞAMA şeklinde devam edecekken itaatsizlik sonucu YAŞ-LANMA, HASTALANMA, İHTİYARLAMA ortaya çıktı ve sonunda ÖLDÜ, YAŞ DURUMU KURU hale döndü. Ve Tanrının uyardığı gibi TANRI GİBİ OLABİLECEKKEN HAYVAN GİBİ ÖLDÜLER. OLMAK – ÖLMEK meselesi. To be or not to be. Shaekaspeare ve Eric Fromm J
Cinsiyet, erkek, dişi, zamandan ve mekandan münezzehlik gibi diğer kısımlara toplantı ibaretinden sonra geceye doğru devam edebileceğim.
Gayretlerinizi çok çok takdir ediyoruz ve Yehova’nın sizi hatırlaması için yalvarıyoruz. Bu yaşta ve sağlık sorunlarınıza rağmen doğru arayışınıza devam etmeniz Tanrının gözünden kaçmıyor. Tanrının gözleri iyi anlamda üzerinizde lütfen yalvarırım fırsatınızı iyi değerlendirin. Kader yok ve sadece İYİ SEÇİMLER BİZİ İYİ SONUÇLARA GÖTÜRÜR.
Önce sevgi sonra da sevgi. Çünkü Tanrı Sevgidir ve sevmeyen adam Tanrıyı bilmez. Gördüğü kardeşini sevmeyen görmediği Tanrıyı seviyorum derse YALANCIDIR. Sizi seviyoruz.
Saygılar
Not: Jw.org’da bu konularda çok bilgiler bulabilirsiniz.
(Romalılar 8:9-11) 9 Öte yandan, eğer Tanrı’nın ruhu gerçekten sizdeyse, bedenin değil ruhun yönlendirmesine uyarsınız. Fakat kendisinde Mesih’in ruhu olmayan kişi ona ait değildir. 10 Mesih sizinle birlik içindeyse, beden günahtan ötürü aslında ölü olsa da, ruh doğruluktan ötürü size hayat verir. 11 Eğer İsa’yı ölüyken diriltenin ruhu sizdeyse, Mesih İsa’yı dirilten o Kişi, sizin ölümlü bedenlerinizi de sizde
Mustafa Diniçer, 4..7.2014