KIZMAK YOK
- TARİKATÇI MI OLALIM?
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Yayımlar Dairesi Başkanlığı 9.7.1985 tarih ve 1739 sayı ile incelenerek, Lise ve dengi okul öğrencilerine eğitim ve öğretim açısından tavsiye edilen İslam dergisi’nde, Nokta Dergisi’nin 38. sayısının 53. sayfasında belirtildiğine göre:
“Az ye, az iç, az uyu, az konuş, çok zikret, çok düşün, tefekkür et. Tarikat denilen bir meslek var ya, bu mesleğin köküdür bunlar. Bazı insanlar derler ki, bu tarikat nereden çıktı? Müslümanlık yetmiyor mu? Bunun aslı Kuran ve hadis’tir. Çünkü tarikatta gaye istikametin istikametini emreden Kuran’dır.”
Bu Yazıya göre gençlerimiz açıkça tarikata girmeye zorlanıyor. Tarikatçılığın dayanağı da Kuran olarak gösteriliyor. Acaba Kuran hangi tarikata girmeyi tavsiye ediliyor? Çünkü tarikat denen meczup üretme kurumu tek değil ki, belki yüze yakın tarikat var. Bu tarikatların hepsinde de insanoğlunun aklı iş göremez duruma getirilir. Aklın sorularına yanıt aranması günah sayılır. Duyguların akıldan üstünlüğü savunuluyor. Düşünme, araştırma yerine inanç savunulur.
Birbirleri ile çelişen tasavvufî şiirler insanı aptallaştırır. Tarikatçının gerçekle, dünya ile bağları kopar. Bir hayal alemine dalar. Meczuplaşır gider. Bu nedenledir ki 30.11.1925 tarihinde 677 sayılı Tekke ve Zaviyeler Yasası çıkarılmıştır. Bakınız, bu yasanın gerekçesinde ne denmektedir:
“Tekke ve zaviyeler ortaçağ kurumlandır. Modem bir devlette bunların yeri yoktur. Tekkeler cehalet ve irtica merkezidir. Tekkelerin amacı halkın düşüncesinde öldürücü hurafeler yaşatmaktır.”
Bu konuda Atatürk şöyle demiştir:
“Tekkelerin amacı halkı meczup ve aptal yapmaktır. Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz!”
Durum böyle iken, bu konuda çıkarılmış bir de yasa varken Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nca 1985 yılında ortaöğretim gençliğine tavsiye edilen dergilerde tarikatçılığın önerilmesi ne ile açıklanacaktır?
Atatürkçü olduklarını söyleyenler bu gelişmelerden irkilmez mi? Atatürk’ün ruhuna karşı hiç mi sorumlulukları yok. Bunlar Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi mi olsun istiyorlar?..
Bu gidişe dur denmezse sonuç gerçekten kötü olacak. Milli Eğitim Bakanlığı’nı bir süre yürüten Vehbi Dinçerler’in attığı tohumlar yeşermeden temizlenmelidir. Yeni Milli Eğitim Bakanı’nın bu konuda ne gibi önlemler alacağı Atatürk ilkelerine bağlı yurttaşların merakla beklediği bir konudur.
Ankara Barış, 28 Eylül 1985
- CESARETİN KAYNAĞI