KIZMAK YOK
- GENÇLİĞE SAYGI…
Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler’in şu sözlerini okumamış olsaydım, aşağıdaki gençlik kampı olayı dikkatimi çekmeyecekti. Şimdi Sayın Bakanımızın konu ile ilgili sözlerini okuyalım:
“Bizim okuduğumuz sınıflarda da bayan arkadaşlarımız vardı. Örneğin biz karı-koca aynı sınıfta okuduk. Beraber oturup kalktık. Bunda bir şey yok.” (12 Temmuz 1984 Cumhuriyet)
Özetlersek: Kız öğrencilerle erkek öğrencilerin aynı sınıfta okumasında bir sakınca yok diyor. Bakanımızın bu sözlerine bakınca şeriatçılığından, hacılığından, beklenmeyen bir davranışla karşı karşıya olduğumuzu sanıyoruz. Aferin aydın hacı imiş diyoruz.
Gel görelim ki gerçek hiç de öyle sayın Bakanımızın sözünü ettiği gibi değil. Bakanımızın, kendi dili ile söylersek “kavli ile fiili” birbirini tutmuyor. Sayın Bakanımız kız öğrenci ile erkek öğrencinin bir arada bulunmasında herhangi bir sakınca yok demesine karşın, gençlik kamplarında kız ve erkek öğrenciler birbirlerinden ayrılıyormuş. Örneğin, Çanakkale İntepe Gençlik Kampı’nda haremlik-selamlık uygulanıyormuş. Kızların eğlendiği saatte erkekler, erkeklerin eğlendiği saatte de kızlar ayrı yerlerde tutuluyormuş.
Ama aynı kampa Almanya’dan turist olarak gençler gelince haremlik-selamlık yöntemi kaldırılmış. Türk öğrenciler için ise haremlik selamlık yöntemi sürdürülüyormuş. Bu uygulamaya Alman yöneticiler şaşmışlar:
“Gençler bu yaşta bir araya getirilmezse, ne zaman getirilecekler? Karışık kamplar, gençlerin birbirlerini tanımalarını kolaylaştırır.” demişler.
Almanya’dan gençleri getiren kafile başkanı ise: “Bu tür kampların amacının karşı cinslerin birbirlerini tanımaları ve birbirlerine yakınlaşmaları olduğunu” belirterek “Kampları ayrı ayrı hale getirenler, sanıyoruz hatalı düşünüyorlar.” demekten kendilerini alamamışlar.
Kamptaki gençlerin kız-erkek ayrımına karşı çıkmalarına aldıran yokmuş. Gençler bu konuda ne yapacaklarını şaşırmışlar. Kime başvuracaklarını bilmiyorlarmış. Erkek öğrenciler kendilerine güvenmeyen yöneticileri ayıplıyorlarmış;
“Kendileri gençliklerinde kız arkadaşları ile birlikte yaşama mutluluğuna eremediklerinden bu mutluluğu bize tattırmak istemiyorlar, bizleri kıskanıyorlar, bizleri de kendileri gibi sanıyorlar.” diyesi imişler…
Ne derlerse desinler… Kendilerine aldıran olmayacaktır. Yine Sayın Bakanımız da “Biz, kız-erkek bir arada okuduk. Ne var bunda?” demesine karşın, kızların kampı ile erkeklerin kampını ayıracaklardır. Ama aynı kampa Alman öğrenciler gelip kız-erkek bir arada eğlenmek isterlerse buna ses çıkartılmayacaktır. Yasak yalnız Türk olan gençler içindir. Alman gençleri için böyle bir yasak söz konusu değildir. Böyle bir uygulama ile Alman gençlerine ayrıcalık tanınmış olmuyor mu? Alman gençlerinin bizim gençlerden ayrıcalığı nedir ki? Bu soruya bir yanıt verecek yönetici çıkar mı acaba?..
Bilmiyorum, bir Gençlik Bakanı gençliğe böyle yaparsa, başkaları neler yapmaz?.. Oysa Atatürk Cumhuriyeti gençlere emanet etmişti. Biz, gençleri, birbirlerini emanet edemiyoruz…
Şeriat kurallarını delip geçemiyoruz…
Ankara, Barış, 26 Ağustos 1984
- AYDIN…