ESKİ YIL, YENİ YIL…

ESKİ YIL, YENİ YIL…

Yeni bir yıla girdik. Televizyonda; “geçen yılda neler oldu?” başlıklı haberleri izlerken az denecek kadar iyi haberle karşılaşıp, geri kalan üzücü olaylarla yaşananları hatırladık…

Kimilerinin güç arzusu, kimilerinin güçsüzlüğünde güçlendi…

Değil sıcak evine, ülkesine sığdırılamayan insanlar, yurdundan kaçarken çocukların cansız bedenleri yazılara, fotoğraflara konu oldu.

Ülkesinde ölümden kaçarken bir bilinmeze giden yolda canları ölümle buluştu!..

Canlı bedenler silah olup, masum bedenlerin canına kıydı.

Sessiz çoğunluğun sesi susturuldu!..

Her gün evlerinin önünde oynayan çocuklar savaşın içinde yaşamla ölümün eşiğinde oyunlarından oldu.

Eğitim bile durdu. Yiyecek ekmek alınmaz oldu…

Kadınlar kadın oldukları için öldürüldü. Eş diye, sevgili diye, istemedi diye, istediğini yaptı diye canlarına kıyıldı.

Bunları da yapanlara erkek dendi!..

Yeni yılın ilk saatlerinde eğlencesinde yudumladığı alkol, üç masum insanın o gece herkes gideceği yere gidebilsin diye karın tokluğuna çalışırken canından oldu.

Ölüm hep yoksulu buldu!..

Toplum olarak yaşadığımız üzücü olayların yanında ateşin düştüğü yerlerde canlar yandı.

Vatanı uğruna kendi topraklarında, kendi toprağını savunurken ne için ne uğruna canlara kıyıldı.

Devletin gücü her şeye yeterken yıllardır süren içimizdeki savaşın sonu bir türlü gelmedi.

Kimilerinin güç arzusu, gözleri kör kulakları sağır etti!

Diktatör olmayı hedefleyerek; düşünen, yazan, gerçekleri ortaya çıkaran aydın kesimi, halk kitlesini meşru ya da gayrı meşru yollarla susturan, öldüren, önünü kesen, yaşamına engel olan, halkın yüzde çoğunluğunun oyunu aldı diye sesini çıkaranın seslerini kesti.

Buna da demokrasi adı altında diktatör dendi…

Yeni bir yılın getirdiği, geçen yılın götürdüklerinin yanında sevince dönüşmedi, dönüşmeyecekte.

Yeni yıl ne yenilik, ne güzellik getirebilir ki çoğu şey değişmediği sürece…

Takvimde değişen yeni bir yıl, yeni alınan yaşlar, yeni günler ve aylardan başka…

YENER BALTA, 3 OCAK 2016