HACI OLMAK ZOR İŞ’İN DEVAMI…

68 HACI OLMAK ZOR İŞ!…

Arapların kayda değer iki gelir kaynakları daha var ; Hurma gelirleri ve kurban gelirleri… Türkiye, yılda 25 bin tonu bulan hurma ithalatına yılda 20 milyon dolar ödüyor.  Bu para Arabistan, İsrail, İran, Tunus ve Filistin’e gitmekte.  Büyük payı süfli Araplar alıyor!…

Hurma’nın hikmeti ise, hurma tüccarı olan kendisinden 20 yaş büyük ilk karısının işlerini arttırmak üzere fetvalarında “Hurma’nın vecibeleri!” üzerine ettiği laflardır.  Yani bir çeşit marketing (pazarlama) taktiği…

+ Arapların hac ve umre vesilesi ile kurban gelirleri yılda en az 500 milyon dolardır.  Bu yılda 3 milyon kurbana tekabül etmektedir.  Mekke’deki şeytan taşlama tesislerini ve oraya kısmen tüneller içinden giden yolları, Kabe-i Şerif’e şehrin altından geçilerek ulaşımı sağlayan tünelleri, (ve Suudi Arabistan’da daha bir çok yeri) bir zamanlar İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak görev yapmış olduğum STFA (Sezai Türkeş – Feyzi Akkaya) şirketi yapmıştır.

Görevim sırasında çölde kesilip çürümeye terk edilen kurban leşlerini inşaat makinelerimiz ile gömdürmek için STFA’ya yüklü paralar öderlerdi.  Sonradan, gelen tepkiler üzerine göstermelik buzhaneler açtılar. Bu kurbanların azami %10 kadarını Sudan, Etiyopya, Çad gibi bazı fakir Müslüman ülkelerine hibe etmeye, bazılarına da satmaya başladılar.

Gelelim, Kabe-i Şerif meselesine.  Yılda yaklaşık 10 milyon hacı Kabe-i Şerif’i tavaf etmektedir.  Kabe-i Şerif, evvelce pagan-putperest Arapların puta taptıkları taştan yapılmış bir ibadethane idi.  İçinde ise, taptıkları put olan Hacer-ül Esved bulunmakta idi.  Hacer-ül Esved denilen nesne bir meteor’dur, yani atmosferden dünyaya düşerken yanıp kor haline gelmiş bir göktaşıdır.  Geri zekalı Araplar gökten düşen bu taşı kutsal sayıp senelerce ona put olarak tapmışlardır.

Peki şimdi ne yapılıyor?

Ayni şey!…

+Yukarıda Arapların putlarla simgeleştirip taptıkları tanrılarından 3 tanesinin ismini vermiştim: Lat, Uzza ve Menat.  Şimdi sıkı durun, en az bunlar kadar meşhur üç putları daha vardı ki bunların ismi “Sin, Hubil ve Al-İlah’tı.  “Allah” isminin kaynağı “Al-İlah”tır!…

Son söz:  Süfli Arap kültürüne ve onunla doğrudan bağlantılı İslam dinine bulaştığı tarihten bu yana Türkler her alanda geri gitmeye başlamıştır.  Yüce Atatürk sayesinde laikliğe ve ilime doğru bir yönelme hareketi yaşamış olsak da bu, maalesef, uzun süreli olamamıştır.

Bu geri gidiş AKP’nin iktidarda olduğu son 14 yıl içerinde önemli ivme kazanmıştır!…

Aydın Uluçam, 19 Temmuz 2015

(Sayın Remzi İnanç’ın 25.8.2015 tarihli iletisi… Kendisine teşekkürler…)