LAİKLİK 48
48 MEDYA YALANI
Halkımız; ilerden beri basınımızın (şimdi medyamızın oldu) yalan haber yaydığından yakınır durur.
H. Balta da basının yalan haber yaymayacağını; bunun bir sorumluluğu olduğunu ileri sürerek savunur.
Bu yaşıma gelinceye değin de (77’den üç ay aldım…) basının bile bile yalan haber yapmayacağına inanıp durdum.
Şu haberi 2 Ağustos 2008 tarihli Zaman gazetesinde okudum;
“Veli Küçük’ün evinde bulunan bir belgede, “Kuruluşunu Yekta Güngör Özden’in gerçekleştirdiği Atatürkçü Düşünce Demeği, Pentagon tarafından Türkiye ve Avrasya bölgesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerinin merkezi olarak tasarlanmış ve kurdurulmuştur.” ifadelerinin yer aldığını görünceye kadar…
Yukarıdaki haber yalan ki ne yalan!..
Hemencecik inanır konudan haberi olmayan insan.
Haber, iki açıdan yalandır.
Bir kere, ADD, Yekta Güngör Özden tarafından kurulmamıştır.
Öyle ki sayın Yekta Güngör Özden Kurucu üyelerden bile değildir…
Derneğe çok sonraları üye oldu ve üye olduğu yıl da Genel Başkan seçildi.
Bu gerçeğe ulaşmak için bir ADD tüzüğüne bakmak yeterli.
Aklımda kaldığı kadarı ile Yekta Güngör Özden’den önce altı başkan görev yapmıştır.
Yanlış hatırlamıyorsam sayın Yekta Güngör Özden, ADD’nin 7. Başkanıdır.
Kendisinden sonra da üç kişi daha başkanlık yapmıştır.
Şimdiki Başkanı ise Şener Eruygur’dur.
Sorulabilir, bütün bunları sen nereden biliyorsun?
Biliyorum, çünkü Derneğin kurucu üyeleri ve ilk kurucu yönetiminde ve sonraki seçimlerle oluşan yönetim kurulunda genel sekreter yardımcısı olarak görev aldım.
Gelelim ADD’nin kuruluşuna:
ADD, Atatürk’le ilgili olarak açtığım bir davâ nedeniyle kuruldu.
13 Kasım 1988 günü TRT 2. Programında saat 22.15’te ATATÜRK: DİN BİR VİCDAN MESELESİDİR PROGRAMINDA Atatürk, ölmeden önce kendine gelmiş, gözlerini açmış ve bütün dünyaya şöyle bir mesaj göndermiş..
İşte Mesaj: “Atatürk, ölümünden 15 gün kadar önce kendine geldiği zaman dünyadaki Müslümanlara şu mesajı göndermişti: ‘Bütün dünyanın Müslümanları, Allah’ın son peygamberi Hazreti Muhammed’in gösterdiği bu yolu takip etmeli. Tüm Müslümanlar, Hazreti Muhammed’i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslamiyet’in hükümlerini, olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilir.”
TRT gibi resmi bir kuruluşun yukarıdaki sözleri Atatürk’e mal etmesi üzerine belleğimi yokladım; Okuduğum kitaplarda Atatürk’ün böyle bir mesajı ile karşılaşmamıştım.
Kaldı ki Atatürk’ün böyle bir mesaj vermiş olması; yaşamı boyunca yaptığı devrimleri, ilkeleri, ülküleri ile çelişmekte idi.
Uzatmayalım, hemen bir dava açtım.
Açtığım bu davada Atatürk’ün böyle bir mesajının olup olmadığının saptanmasını istedim.
“Cumhurbaşkanlığından, Dışişleri Bakanlığı’ndan, Türk Tarih Kurumu’ndan ve Atatürkçü Sanatseverler Derneği’nden Mahkemenin isteği üzerine gelen resmî yazılarda Atatürk’ün böyle bir mesajının olmadığı bildirildi…”
Ha, şunu da belirteyim açtığım bu davaya Atatürk hakkında birçok araştırma yapmış olan Gürbüz Tüfekçi ile büyük din bilgini Turan Dursun da müdâhil olarak katılmışlardı. İsteyenler, merak edenler, şu dosyaya bakabilirler. İşte dosyanın esas ve karar numarası: Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi: E. 1990/178 – K. 1990/289
Böyle bir dava resmî mercilerin çok ilgisini çekmişti. Resmî mercilerin ilgisini Mahkemeye gelen resmi yazılardan anlamış bulunuyorum. Derneğin kuruluşu ile ilgili olarak girişimde bulunan aydınlar olarak da; Gürbüz Tüfekçi, Turan Dursun (Ne var ki Turan Dursun ne kurucular arasında ne de derneğe üye olmuştur… Ama kuruluş çabalarında bulunmuştur…), Prof. Mustafa Altındaş, Prof. Anıl Çeçen, N. İtler Ertuğrul, Sami N. Özerdim, Prof. Nejat Kaymaz’ı sayabilirim…
Bu aydınlarla yaptığımız ilk oturumda ADD’yi kurma kararı aldık.
Bu işi de kotarmasını da, anıları önünde saygı ile eğildiğimiz, Muammer Aksoy’dan rica ettik.
Çünkü bizim gücümüz ADD’yi kurmaya yetmezdi;
Eğer başımıza Muammer Aksoy Hoca geçmemiş olsaydı.
ADD kurulamazdı…
Dernek resmen kuruluncaya kadar birçok toplantılarımız oldu. Çünkü Dernek tüzüğünü hazırlamamız gerekti. İyice hatırlıyorum ki; derneğin tüzüğünü hazırlarken ya da mahkeme safhasında iken Pentagon tarafından bize herhangi bir öneride bulunan olmamıştı…
Dahası karşımıza akla hayale gelmedik engeller çıkarıldı…
Artık gazetelerde yayınlanan haberlere kuşku ile bakıyorum…
Demek ki medyadan yansıyan haberlerin içinde yalan olanları da var.
Çok saftır her habere gerçek diye inananlar.
Hayri Balta, 23.8.2008