42 MADIMAK YANGINI / SÖNMEYEN ATEŞ
“Madımak Yangını”nda, aynı aileden birkaç üyesini yitirenler bile vardı. Aradan on beş yıl geçmiş olsa da, belleklere kazınan bu büyük acıyı unutmak olanaklı mı?
Gözü dönmüş köktendinciler, Sivas’ta henüz “Madımak Yangını”nın dumanı tüterken yayımladıkları bildirilerle halka şöyle sesleniyorlardı:
“Kendinden zuhur şeklinde ortaya çıkan şanlı Sivas kıyamından alınacak ne çok ders var herkes için! Sivas’taki ‘cumada ani zuhur’dan, son olarak altını çizmek istediğimiz husus şu: Halk, hakkına sahip çıkıyor ve 70 yıldır kendisine hayatı zindan eden işgalci laiklere karşı ‘kısas’ın hayat veren soluğuna sığmıyor! Artık TC’de hayat, yalnız Müslümanlar için zor olmayacak, işgalci laikler için de zor olacak! Sivas, sadece küçük bir haber! Herkes safını seçmekle mükellef! Bizden söylemesi!” (1) Taraf dergisi, 1 Ağustos 1993. (O gün Sivas’ı yangın yerine çeviren şeriatçıların yayın organı olan “Taraf’, 15 yıl sonra Ahmet Altan ve Yasemin Çongar gibi AKP işbirlikçisi dönek solcuların çıkardığı günlük gazetenin adı oldu!)
Evet, onlar daha o gün, “Sivas katliamının sadece küçük bir haber” olduğunu, arkasının geleceğini söyleyerek “safımızı doğru seçmemizi” öğütlüyorlardı bize!
Öğütlemekle de kalmıyor, açıkça gözdağı veriyorlardı:
“Bitaraf olan, bertaraf olur!” (Bizden yana olmayan yok edilir!)
Köktendinciliğin yasası bu denli açık ve kesindi!
Ama şeriatçılarla laikler arasında “denge hesapları” yapan bizim naif solcularla saftirik “üçüncü yolcular, dinci örgütlenme karşısında “taraf” olmamak için hâlâ bin dereden su getirmeye çalışıyorlar! Bunlardan bazıları, on beş yıl önceki kanlı kalkışmanın ardından, “Tövbe! Bir daha İslamcılarla işbirliği yapmayız!” diyerek günah çıkarmışlardı!
Ama huylu huyundan vazgeçer mi! Küresel rüzgârlar, akıllarını yine başından almış bu tatlısu solcularının! Türbanı “özgürlük” simgesi gibi göstermeye çalışan kimi liberallerimiz de, çeşitli platformlarda, İslamcı yazarlarla kol kola, “demokrasi” çığırtkanlığını sürdürüyorlar.
Ne yapmak istiyorlar?
Sivas kıyımcılarıyla “diyalog” ve “konsensüs” mü sağlayacaklar?
Oysa bugün bile 2 Temmuz’dan “bayram” diye söz edebilen kara vicdanlı yaratıklar var bu ülkede!
Sivas kıyımını “Şanlı Sivas kıyamı!” diye alkışlayanlar, bu toplu öldürümün hesabını bir gün mutlaka vereceklerdir, çünkü insanlığa karşı işlenen suçlarda zamanaşımı yoktur…
Atilla AŞUT, CUMHURİYET, 1 Temmuz 2008
+
Cumhuriyet gazetesinden aktardığım Atilla Aşut’un yazısında “travmaya” uğrayanlar; Cumhuriyetin kurucularını, Atatürkçüleri ve laikleri açıkça hâla ve hâla “işgalci laikler” olarak görüyorlar. Dahası Cumhuriyetin kurucularını, Atatürkçüleri ve laikleri “yaşamı kendilerine zindan eden laik işgalci” olarak görüyorlar ve halkı “kısasa kısas” hükmünü uygulamaya çağırıyorlar.
Bu kısasa kısas zihniyeti önceki Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karate tarafından şu şekilde dile getiriliyordu: “… Bu düzen değişmeli. Bekledik, biraz daha bekleyeceğiz. Gün ola, harman ola. Müslümanlar içlerindeki hırsı, kini, nefreti eksik etmesin…”
Bu kin ve nefretin eksilmediği AK Parti Genel Başkan yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat ağzından şu şekilde yansıyor: “M. Kemal, 24 saatte memleketteki hukuk, inanç, giyim ve yönetimle ilgili bütün alışılagelmiş yaşantıyı ortadan kaldırarak toplumda travma yarattı.”
Biz Atatürk ve Cumhuriyet savunucuları laiklerin oranı yüzde elliyi geçtiği halde demokrasi ve inançlara saygı gerekçesi ile sustuğumuzdan ortalıkta suçlu gibi gezer olduk…
Ne acı bir sonuç…
Hayri Balta, 1.2.2006