KIZMAK YOK

132- BAHRİYE ÜÇOK ve ÖLÜM TÖRENİ… 

SHP Parti Meclisi üyesi Bahriye Üçok’un siyasî bir cinayete kurban gidişini anlatmaya gerek görmüyorum.

Çünkü olayı ayrıntıları ile gazetelerde okumuşsunuzdur.

Ancak olayın anlamsızlığı üzerinde durmak istiyorum.

.

Bahriye Üçok bir din bilgini idi.

Yıllarca İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyeliği yapmıştı.

Binlerce öğrenci yetiştirmişti.

İslâm ve İslâm tarihi konusunda uzmandı ve bu konuda kitaplar yazmıştı.

Bahriye Üçok’u yakinen tanıyanlardan biriyim. Atatürkçü Düşünce Demeği kurucu üyelerindendi.

Birkaç kere kokteyllerde, sohbet toplantılarında, panellerde karşılaşmıştık.

Ara sıra telefonla fikir alışverişi yapardık.

Olaylar konusunda, birbirimizi bilgilendirirdik…

Bahriye Üçok, ılımlı ve olumlu davranışları ile hepimizin saygınlığını kazanmıştı.

Atatürkçü görüşü de, İslâmi görüşü de bir arada yürütmeye çalışırdı.

Düşmanlık kazanmasının nedeni de Atatürkçü kişiliğinden ödün vermemesi ve bardağı taşıran damla da tesettür konusundaki kararlılığı idi.

O’na göre insan çarşafa girmekle Müslümanlıkta mesafe alamazdı.

Din insanın vicdanına karşı bir hesaplaşması idi.

Dindarlık insanın tutum ve davranışında kendini belli ederdi…

Bu düşüncede olduğu içindir ki Bahriye Üçok İslâmiyet’e toz kondurtmamıştır.

İslâmiyet’e yaşamında ve düşüncesinde üstün bir yer ayırmıştır.

İslâmiyet’le Atatürkçülüğü, çağdaşlığı bağdaştırmaya çalışmıştır.

Kitaplarını okuyanlar, makalelerini okuyanlar Bahriye Üçok’un İslâm’ı şirin gösterme çabası ile çırpınıp durduğunu görürler.

Ama başaramadı. Yalnız kendi bildiklerini doğru sananlar, yeni bir düşünce, görüş istemeyenler, İslâm dinini çağdaşlıkla bağdaştırmak istemeyenler bombalı bir paketle işini bitirdiler.

Oysa İslâmı sevenler onu yaşatmalı idi…

+

Bahriye Üçok’un ölüm törenindeyiz. Başta Erdal İnönü…

Ölüm törenine katılanları polisler çepeçevre sarmışlar.

Her ne denli ölüm töreninde slogan atılmayacak diye karar alınmışlar…

Bayan öğreticileri öldürülmüş gençleri, nasıl susacaklar?..

Gençler, gençler…

Hele kızlar, hele kadınlar…

Öfkeyle, kinle dolu alkışlar…

Olacak iş mi bu?

Ölüye alkış tutulur mu?

Ölüm töreninde alkış, alkış, alkış…

Nerede görülmüş bu…

Ölüye alkış tutulmaz ağıt yakılır.

Ağlamak yok, hayır!..

Kadına kalkan ellere nefret var…

Başta Erdal İnönü demiştim.

Ölü arabasının ardı kalabalık…

Ellerinde bezden afişler, yukarı kalkık…

.

Sloganları şu:

“Lâik, Demokratik, Çağdaş Türkiye

SHP!..”

Sonra demokratik kitle örgütleri…

Öğrenci dernekleri…

Sosyalist Partisi,

Türkiye Birleşik Komünist Partisi,

Demokratik Merkez Partisi…

 Gençlerin elinde çelenkler. “Katiller bulunacak. Hesap sorulacak!” diye slogan atıyorlar.

“Zam, zulüm, işkence, işte faşizm” diyorlar…

Bulvarlar dolu, caddeler dolu, sokaklar dolu, meydanlar dolu, cami avlusu dolu, yanındaki pazar alanı dolu…

Yakalarda Bahriye Üçok’un fotoğrafı, sağlı sollu…

Ellerde güller, gözlerde nefret.

Bunun hesabı sorulur elbet…

Kenetlenmiş insanlar sel gibi akıyor.

Bahriye Üçok’u toprağa vermeye gidiyor…

Pencerelerde yurttaşlar, alkış tutuyorlar.

Bunlar ölüm törenine katılamamış olanlar…

Kimileri pencereden sarkıyor…

Ölü arabasına karanfil, gül atıyor…

Pencereden gözyaşları sel olup akıyor…

Ankara, o gün anlamlı bir gün yaşadı.

Bahriye Üçok, toprağa verilinceye kadar alkışlandı.

Genç, yaşlı, erkek, dişi.

Hiçbiri beğenmiyor bu gidişi…

Gaziantep’te Bugün, 20 Ekim 1990

+

KIZMAK YOK adlı dosyamız burada bitiyor.

Yarından itibaren LAİKLİK adlı dosyamız geliyor…

15.6.2015