109- KURBAN BAYRAMI?
Konuya Kurban’ın tarihçesi ile girmenin yararı…
Kurban geleneği dinsel tapınmalar içinde en eski olanı.
İlkel insanlar; can kaybına neden olan doğa olaylarının nedeni olarak kendi günahlarına Allah’ın öfkelenerek gazaba geldiğini sanırlardı.
Bu düşünce gereği Allah’la pazarlığa girerlerdi:
Sen deprem diye, sel felaketi diye, salgın hastalık diye bizim canımızı alma…
Biz sana verelim en iyisini canın da kanında…
Bu düşünce sonucu kendi soylarının en güzel delikanlılarını en güzel kızlarını tapınakların sunaklarında Allah adına keserlerdi.
Bu gelenek Yahudilerde İbrahim Peygamber’e kadar sürüp geldi…
İbrahim Peygamber bu konuda bir devrim yaptı.
İnsan yerine kesti koyun, keçi, inek, deve gibi hayvanı…
Öyle sanıyorum ki, insan yerine hayvan kesme geleneği üç bin yıldan beri sürmektedir.
Ancak artık bu konuda da bir toplumsal ve geleneksel devrim yapma zorunluluğu gündeme gelmektedir…
Ne var ki hala İslam toplumlarında bu gelenek sürmektedir…
Son İran depreminde İran Devlet Başkanı Rafsancani depremde ölenlerin “Bu bize Tanrı’nın bir uyarısıdır” diyerek Allah’ın hâlâ öfkelendiği zaman gazaba gelerek can aldığını sanmaktadır.
Yine son Hac felaketinde de Suudi Kralı, ölenler için “Bu bize Allah’ın bir uyarısıdır” diyerek kendi sorumsuz ve önlemsiz davranışının sorumluluğunu Allah’a yüklemektedir…
Oysa Allah cana kıyar mı?
Allah yarattığı güzelim insanların canını alır mı?
Allah gaddar olabilir mi?
Bu konuda Kur’an’da: “Kestiğiniz Kurbanların hiç birinin kanı Allah’a ulaşmayacak. Ancak, iyi işleriniz Allah’a ulaşır” diye yazılmaktadır. (Hac Suresi, 37)
Türk toplumu, İslamî kurallarının bütün gelişmelere engel çıkarmasına karşın gelişme yolunda ilerlemektedir.
İlk olarak lâiklik ilkesini getirmekle bütün düşünce ve inançlara özgürlük tanımaktadır.
Bunun sonucu olarak bugün idam cezalarının infazına eli varmamaktadır.
Günümüz iktidarı ANAP ise Mecliste bekleyen idam dosyalarını gündeme getirememektedir.
İnsanları idam etmemiş olmak için yeni yeni yasalar çıkarma yoluna gitmektedir.
Asıl önemlisi yıllarca öncesinden idam cezalarının sokakta açıkça infazını da Türk toplumu pek ilkelce ve insanlık dışı bulduğu için hapishanelerde kimsenin göremeyeceği bir yerde yapmaktadır.
Eskiden infazları sokak ortalarında, meydanlarda yaparlardı.
Demek ki toplumumuz bu konuda bir devrim yaptı.
Sokaklarda insan asmanın insan ruhunda olumsuz etki yaptığının ayrımına varmışlar…
Gelişen Türk insanı sokaklarda devlet eliyle insan öldürmenin ilkelliğinin ayrımına vardığı için bunun açıkça yapılmaması için karar kılmışlar…
Ne var ki sokaklarda idam cezasını kaldırmamıza karşın Kurban bayramlarında, sokaklarda, çoluk çocuğun gözleri önünde, büyükbaş hayvanları, koyunları, keçileri bağırta bağırta kesiyoruz.
Bu kesimi de cana kıyıcılık boyutlarına yapıyoruz…
Kasaplıktan anlayan da, anlamayan da eline bıçak alarak halkın içinde, çoluk çocuğun gözleri önünde, sokakları kan gölüne çeviriyoruz…
Hâlâ başım dönüyor bir büyükbaş hayvanın kesilmesine tanık olduğumdan.
Hayvanın başına dört kişi üşüşmüş, boğazını kesmişler, kan fışkırıyor boğazından…
Bayram süresinde başım döndü, ürktüm insanların bu davranışından…
Allah için hayvan keseceğimize kendi kötü duygularımızı, kötü nefislerimizi, Allah yoluna kurban edelim.
Artık bu kurban geleneğine bir son verelim.
Kurban’ın gerçek anlamı Allah yoluna nefsimizi kurban etmek.
Değil nefsimizi öldüreceğimiz yerde hayvan kesip öldürmek…
Yoksa kendimizden fedakârlık yapmadan hayvanın kanını akıtmaktan kolay ne var.
Oysa Allah yoluna öldürülecek ne kadar çok nefsimiz var.
Önemli olan kendi kötü nefsimizi Allah yolunda kurban etmektir.
Nefsimizi ıslah ettiğimiz oranda da bayram yapmaya hakkımız vardır.
Bilmem anlatabildim mi?
Bilmem bu halkın işine gelir mi?
Gaziantep’te Bugün, 10 Temmuz 1990
110- AKIL ERDİREMİYORUM