TABULARA, TALANA, YALANA BALTA
TABULARA, TALANA, YALANA
BALTA
IRKÇILIĞA, SÖMÜRÜYE, ŞERİATA
HAYIR!..
Sorumlusu: Av. Hayri BALTA
+
e-mail adresi:
hayri@tabularatalanayalanabalta.com
site adresi:
www.tabularatalanayalanabalta.com
X
DUA, HER DERDE DEVA
İslamiyet’te İşlerinizin Hallolması, Günahların Affolması gibi Menfaatleriniz için Okunması Gereken Dualar:
Aşağıda İslamiyet Gerçekleri adlı siteden aldığım dua örneklerini sunuyorum.
Adı geçen siteyi hazırlayanlara teşekkürü bir borç biliyorum:
“İslam anlayışına göre bir Müslüman’ın kendisi ya da bir başkasının işine çözüm getirmek için; akıl yürütmesine, çalışıp çabalamasına hiç de gerek yoktur. Ancak bunun birkaç koşulu varır. Önce aptesli olacaksın. İkincisi Allah’a dua ederken hulusi (temiz) kalp ile yapacaksın. Asıl önemlisi dua sayısını eksiksiz tamamlayacaksın. Bu koşulları yerine getirdiğin takdirde bütün isteklerin yerine gelir.
Aşağıda okuyacağınız tüm dua şekilleri ve tüm tavsiyeler, El’Hacc Hattat Hafız, Yusuf Tavaslı, Emekli İmam Hatip’in yazdığı Yasin-i Şerifli ve Resimli Namaz Hocası adlı kitaptan alınmıştır.
Bu kitap, kitapçılarda satılıyor. Bu kitabı okuyan ve mantığını kullanamayan kişilerin akıllarının nasıl karışacağını, İslamiyet’in şahsiyetsiz bir esiri olacağını tahmin etmek güç değil..
Görüldüğü gibi, İslam dini, kişiye günde defalarca dua etmeyi öneriyor. İslamiyet, kişileri dua ile uyutmayı hedefliyor. Düşünmek, yorum yapmak, zorluklar karşısında mücadele etmek yok.. Bir problemle karşılaşınca dua et, defalarca dua et.. Eğer Allah isterse kabul eder, istemezse kabul etmez..
Dua et, durmadan dua et.. başka bir şeye vakti kalmaz kişinin dua etmekten.. Sabahları şu kadar kez, akşamları bu kadar kez şu duayı et.. 4444 kez şu duayı etmekten, yüz kez bu duayı etmeye kadar.. Çalışmaya, üretmeye vakit mi kalır?
Bu yüzdendir ki, İslam dinine inanan toplumlar arasında, bir tanesi bile ileri gitmiş değildir. Dünyanın en geri ülkeleri arasında İslam ülkeleri başta gelir. İleri gitmiş ülkeler arasında bir tek İslam ülkesi bile yoktur.
İmam, hacı, hoca.. Bu kişiler, adı ne olursa olsun, sıfatı ne olursa, okur-yazar olmayan ve Kuran’ı bir kez bile okumamış olmasına rağmen, hasbelkader “Müslüman” ana-baba’dan olan ve doğal olarak kendisine “Müslüman” diyen kişileri böylece uyutuyorlar. Cahil inananların başında, onlara karşı bir “otorite” oluyorlar. İslamiyet, bu sömürüye son derece açık bir dindir.. “Peygamber efendimiz şunu dedi..”, “Allah bunu emretti..” diye başlayan emirlerle insanlar İslam dininin esiri oluyorlar.
Aklını çalıştıran herhangi biri “Çalışıp çabalamadan işler çözümlenecekse çalışmaya, okumaya, öğrenmeye ne gerek var. Böyle beleşçilik mi olur?” olur dense, toplumdan dışlanması işten bile değildir. Eğer dua ile, inşallah ve maşallah ile işler hallolsa idi bu gün İslam ülkeleri dünyanın en ileri, en kalkınmış ülkeleri olurdu.
Okuyan, düşünen ve bilgilenen insanlar çoğaldıkça, din masalı da sona erecektir.
+
Dua 1
Çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi için 4444 kere okunacak bir dua:
Salât-ı Tefriciye – Salât-ı Nariye
“Allâhümme salli salâten kâmilaten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezi tenhallü bihil’ukadü, ve tenfericü bihil’kürabü, vetükdâ bihil’havâicü, ve tünâlü bihir’regâibü, ve hüsnül’havâtimi, ve yüsteskal’ğamâmü bivechihil’ke’imi ve alâ âlihi ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin biaded-i külli mâlûmin lek.”
İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle demiş:
“Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkması) için, “Salât-ı Tefriciye”yi 4444 defa okuyup, bu mübârek Saâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesile edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Allah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir kapı açar, hayırlı bir sebep yaratır ve ona muradını verir .”
(Bakın, bunu başaran zaten matematik profesörü olur.. 4444 sayısı önemlidir. Diyelim ki, şaşırıp 4443 kere okudunuz. Olmadı.. sayıdan emin olmak için, tekrar baştan başlayıp okumak en iyisi.. Ben, duayı okurken, sayıda yanlış yapmayasınız diye bir “sayıcı” tutmanızı öneriyorum.. Sevabına yardımcı olur.. O da duasını okurken, siz onun sayıcısı olursunuz.. Kolay gelsin..)
+
GÜNAH ve DUA
Tanrı ve din bilgisi olmayan insan aşağıdaki dualara inanırsa günah işlemekten korkmayacak. Çünkü okuyacağı bu dualar sayesinde işlediği günahlardan kurtulacaktır.
Kaldı ki bu duaları okumaya bile gerek yoktur. Çünkü ölürken salavat getirirse bütün günahlarından kurtularak doğru Cennete gidecektir.
Bu inanış nedeniyle kendisine inme inen babaannemin dili de tutulduğu için ölünceye değin “lâ lâ” demiş; ama, “salavat getirmeye dili dönmemiştir… Benim zavallı baba annem bağışlanacağı düşüncesiyle son nefesinde salavat getirmeye çalışıyordu.
Oysa işlenen günah mermer taşa kazınmış gibi insanın ruhuna kazınır ve ölünceye kadar belleğinden gitmez ve kendisini rahatsız eder. Sen elin kızına tecavüz edeceksin; okuduğun dua sayesinde Allah da seni bağışlayacak… Oh ne güzel! Böyle Allah olur mu? O kız, Cehennemde seninle yüz yüze geldiğinde, yüzüne tükürmez mi?
Bağışlanacağı düşüncesiyle günah işleyen insandan daha kötüsü olamaz. Böle bir insanı; değil peygamber, peygamberler, Allah gelse bile bağışlayamaz…
11.10.2005 BB
+
Şimdi bağışlanacağı düşüncesiyle insana yapması söylenen dualara bir göz atalım. Ancak şu kurallara dikkat edilecek: Hulusi kalple okunacak. Allah’a tam manasıyla inanıp teslim olacak ve asıl önemlisi sayılar eksiksiz olacak. Yoksa duanız kabul edilmeyecek ve günahız bağışlanmayacaktır.
Aşağıda okuyacağınız tüm dua şekilleri ve tüm tavsiyeler, El’Hacc Hattat Hafız, Yusuf Tavaslı, Emekli İmam Hatip’in yazdığı Yasin-i Şerifli ve Resimli Namaz Hocası adlı kitaptan alınmıştır.
DUA 2
Salâten Tüncîna – Salât-i Münciye
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ min cemîil’ehvâli vel’âfât. Ve takdîlenâ bihâ cemîal’hâcât. Ve tütahhirüna, bihâ min cemîis’seyyiât. Ve terfeunâ bihâ âledderacât. Ve tübelliğunâ bihâ eksal’ğâyât, min cemî’lilhayrâti ve bâdel’memât. Hasbünallâhü ve nîmel vekîl, nîmel’mevlâ ve nîmen’nasîr.”
Her namazdan sonra okunmalı ve ayrıca hergün 3 defa okumayı âdet (alışkanlık) edinmelidir. Hele hele manasını birkaç kere okumalı ve aklımıza almalı ve ona göre kıymetini bilmelidir.
DUA 3
Bütün peygamberler şefaat edecek
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhime ve Mûsa ve İsâ ve mâ beynehüm minen’nebiyyîne vel’mürselîn. Salevâtüllâhi veselâmühû aleyhim ecmeîn.”
Muhammed’in 6 yaşında iken evlendiği, 3 sene sonra 9 yaşında iken gerdeğe girdiği en küçük karısı Ayşe rivayet etmiş ki: “Bir kimse bu Salevât-i Şerîfe’yi yaymadan önce okursa, o kimseye bütün peygamberler şefaat edeceklerdir.”
(Kimi âllameler 9 yaşında iken değil de 11 yaşında, 13 yaşında, 16 yaşında evlenmiştir derler. Oysa sahih kaynaklar ve hadis kitapları 9 yaşında evlendiğinde hem fikirdirler. BB)
DUA 4
Yüz kere okununca günahları affettiren kelimeler
“Allâhü ekber, ve Sübhânallahî velhamdü lillâh ve lâ illallâhü vahdehü lâ şerîke leh, velâ havle velâ kuvvete illâ billAhil’aliyyil’azıym.”
İmam-ı Ahmet’in rivayetine göre Muhammed şöyle demiş: “Bu kelimeler güzel kelimelerdir. Kim bu güzel kelimeleri her namazın sonunda yüz kere söylerse, deniz dalgalarının meydana getirdiği köpükler kadar da günahı olsa affolur. Bütün günahları silinip ve bağışlanmış olur.”
(Duayı okurken sayıda yanlış yapmayınız.. 99 kez okununca dua kabul olmaz anlaşılan.. Yüzden fazla okursanız, gelecek günahlarınızın affı için avans almış oluyorsunuz..)
DUA 5
Üç kere okuyunca günahları affetiren dua
“Estağfirullahellez’i lâ ilâhe illâ hû, el’Hayyel’Kayyume ve etûbü ileyh.”
Enes’in rivayetine göre Muhammed şöyle demiş: “Her kim, Cuma günü sabah namazının sünnetinden sonra (farzından önce) üç kere bu duayı okursa, deniz köpüğü kadar bile günahı çok olsa, Allah günahlarını affeder.”
(Bu dua, yukarıdaki sözlerden daha verimli.. Yüz kere yerine, üç kere ile iş tamam.. Ancak, Cuma gününü beklemek lazım..)
DUA 6
Bağışlanmak için her gün yüz kere okunacak dua
Buhari ve Müslim’in rivayetine göre Muhammed şöyle demiş: “Her kim her gün yüz kere “Süphânallâhi ve bihamdihi” duasını (tespih ve zikrini) okursa, günahları deniz köpüğü kadar olsa bağışlanır.
(Bu da bir başka dua.. Sayısı her gün yüz kere.. Yok, yok, en iyisi üç kere okunacak dua.. Hem sayısı daha az, hem de yaptığı iş aynı..)
DUA HAKKINDA
Aşağıda İslamiyet Gerçekleri adlı siteden aldığım dua örneklerini sunuyorum.
Adı geçen siteyi hazırlayanlara teşekkürü bir borç biliyorum:
“İslam anlayışına göre bir Müslüman’ın kendisi ya da bir başkasının işine çözüm getirmek için; akıl yürütmesine, çalışıp çabalamasına hiç de gerek yoktur. Ancak bunun birkaç koşulu varır. Önce aptesli olacaksın. İkincisi Allah’a dua ederken hulusi (temiz) kalp ile yapacaksın. Asıl önemlisi dua sayısını eksiksiz tamamlayacaksın. Bu koşulları yerine getirdiğin takdirde bütün isteklerin yerine gelir.
Aşağıda okuyacağınız tüm dua şekilleri ve tüm tavsiyeler, El’Hacc Hattat Hafız, Yusuf Tavaslı, Emekli İmam Hatip’in yazdığı Yasin-i Şerifli ve Resimli Namaz Hocası adlı kitaptan alınmıştır.
Bu kitap, kitapçılarda satılıyor. Bu kitabı okuyan ve mantığını kullanamayan kişilerin akıllarının nasıl karışacağını, İslamiyet’in şahsiyetsiz bir esiri olacağını tahmin etmek güç değil..
Görüldüğü gibi, İslam dini, kişiye günde defalarca dua etmeyi öneriyor. İslamiyet, kişileri dua ile uyutmayı hedefliyor. Düşünmek, yorum yapmak, zorluklar karşısında mücadele etmek yok.. Bir problemle karşılaşınca dua et, defalarca dua et.. Eğer Allah isterse kabul eder, istemezse kabul etmez..
Dua et, durmadan dua et.. başka bir şeye vakti kalmaz kişinin dua etmekten.. Sabahları şu kadar, akşamları bu kadar şu duayı tekrar et.. 4444 kez şu duayı oku, yüz kez bu duayı… Umutlarını duaya bağladıktan sonra çalışmaya, üretmeye vakit mi kalır?
Bu yüzdendir ki, İslam dinine inanan toplumlar arasında, bir tanesi bile ileri gitmiş değildir. İslam dünyası dünyanın en geri ülkeleri kalmış ülkeleri arasında sayılmaktadır. Bunlar arasında bir tek Türkiye biraz ilerlemiştir; o da, laiklik sayesindedir.
İmam, hacı, hoca.. Bu kişiler, adı ne olursa olsun, sıfatı ne olursa, okur-yazar olmayan ve Kuran’ı bir kez bile okumamış olmasına rağmen, hasbelkader “Müslüman” ana-baba’dan olan ve doğal olarak kendisine “Müslüman” diyen kişileri böylece uyutuyorlar. Cahil inananların başında, onlara karşı, bir “otorite” oluyorlar.
İslamiyet, bu sömürüye son derece açık bir dindir.. “Peygamber efendimiz şunu dedi..”, “Allah bunu emretti..” diye başlayan emirlerle insanlar İslam dininin esiri oluyor.
Aklını çalıştıran herhangi biri “Çalışıp çabalamadan işler çözümlenecekse çalışmaya, okumaya, öğrenmeye ne gerek var. Böyle beleşçilik mi olur?” Böyle deyenlerin toplumdan dışlanması işten bile değildir.
Eğer dua ile, inşallah ve maşallah ile işler hallolsa idi bu gün İslam ülkeleri dünyanın en ileri, en kalkınmış ülkeleri olurdu.
Tanrı ve din bilgisi olmayan insan aşağıdaki dualara inanırsa günah işlemekten korkmayacak. Çünkü okuyacağı bu dualar sayesinde işlediği günahlardan kurtulacaktır.
Kaldı ki bu duaları okumaya bile gerek yoktur. Çünkü ölürken salavat getirirse bütün günahlarından kurtularak doğru Cennete gidecektir.
Bu inanış nedeniyle kendisine inme inen babaannemin dili de tutulduğu için ölünceye değin “lâ lâ” demiş; ama, “salavat getirmeye dili dönmemiştir… Benim zavallı baba annem bağışlanacağı düşüncesiyle son nefesinde salavat getirmeye çalışıyordu.
Oysa işlenen günah mermer taşa kazınmış gibi insanın ruhuna kazınır ve ölünceye kadar belleğinden gitmez ve kendisini rahatsız eder. Sen elin kızına tecavüz edeceksin; okuduğun dua sayesinde Allah da seni bağışlayacak… Oh ne güzel! Böyle Allah olur mu? O kız, Cehennemde seninle yüz yüze geldiğinde, yüzüne tükürmez mi?
Bağışlanacağı düşüncesiyle günah işleyen insandan daha kötüsü olamaz. Böle bir insanı; değil peygamber, peygamberler, Allah gelse bile bağışlayamaz…
11.10.2005 BB
x
BİRİNCİ DUA:
ÇOK ÖNEMLİ BİR İŞİNİN VEYA ÖNEMLİ BİR DİLEĞİNİN GERÇEKLEŞMESİNİ, YA DA ÜZERİNDE DEVAM EDİP DURAN BÜYÜK BİR BELANIN ÜZERİNDEN ÇEKİLİP GİTMESİ İÇİN
4444 KERE OKUNACAK BİR DUA:
Salât-ı Tefriciye – Salât-ı Nariye
“Allâhümme salli salâten kâmilaten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezi tenhallü bihil’ukadü, ve tenfericü bihil’kürabü, vetükdâ bihil’havâicü, ve tünâlü bihir’regâibü, ve hüsnül’havâtimi, ve yüsteskal’ğamâmü bivechihil’ke’imi ve alâ âlihi ve sahbihî fî külli lemhatin ve nefesin biaded-i külli mâlûmin lek.”
İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle demiş:
“Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkması) için, “Salât-ı Tefriciye”yi 4444 defa okuyup, bu mübârek Saâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesile edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Allah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir kapı açar, hayırlı bir sebep yaratır ve ona muradını verir .”
(A – Bakın, bunu başaran zaten matematik profesörü olur.. 4444 sayısı önemlidir. Diyelim ki, şaşırıp 4443 kere okudunuz. Olmadı.. sayıdan emin olmak için, tekrar baştan başlayıp okumak en iyisi.. Ben, duayı okurken, sayıda yanlış yapmayasınız diye bir “sayıcı” tutmanızı öneriyorum.. Sevabına yardımcı olur.. O da duasını okurken, siz onun sayıcısı olursunuz.. Kolay gelsin..
M.K.)
(B – “Salât-ı Tefriciye’yi 4444 defa okuyup ….” demişler. Anlamadım. Niye illa 4444 defa?
Bu rakamları nerden icat ederler hiç anlayamam. Hadi 7 sayısının insanlık tarihindeki önemini biliyoruz. Fakat 3333, 4444 gibi rakamlar neyin nesi?
Anlayamadığım bir şey daha var, eğer yüce tanrı bir duayı kabul edecekse ve dua içtenlikle yapılıyorsa 1 defa bile söylenmesi yeter. Acaba şöyle mi düşünülüyor: dua binlerce defa tekrarlanınca koca tanrı sıkılıp “eeee verin şunu istediğini de kafa ütülemekten vazgeçsin” mi diyor ?
Yoksa, koca tanrı kullarını böyle yalvartmaktan hususi bir zevk mi alıyor? Bu durumda onların tanrı diye ululadıkları şey aslında sadece kendi zihinlerinde varolan despot ve bencil bir tirandır…
Saygılar, Levent Ertürk, 10.8.2007)
+
İKİNCİ DUA
ŞİMDİ BAĞIŞLANACAĞI DÜŞÜNCESİYLE İNSANA YAPMASI SÖYLENEN DUALARA BİR GÖZ ATALIM. Ancak şu kurallara dikkat edilecek: Hulusi kalple okunacak. Allah’a tam manasıyla inanıp teslim olacak ve asıl önemlisi sayılar eksiksiz olacak. Yoksa duanız kabul edilmeyecek ve günahız bağışlanmayacaktır.
Aşağıda okuyacağınız tüm dua şekilleri ve tüm tavsiyeler, El’Hacc Hattat Hafız, Yusuf Tavaslı, Emekli İmam Hatip’in yazdığı Yasin-i Şerifli ve Resimli Namaz Hocası adlı kitaptan alınmıştır.
Salâten Tüncîna – Salât-i Münciye
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ min cemîil’ehvâli vel’âfât. Ve takdîlenâ bihâ cemîal’hâcât. Ve tütahhirüna, bihâ min cemîis’seyyiât. Ve terfeunâ bihâ âledderacât. Ve tübelliğunâ bihâ eksal’ğâyât, min cemî’lilhayrâti ve bâdel’memât. Hasbünallâhü ve nîmel vekîl, nîmel’mevlâ ve nîmen’nasîr.”
Her namazdan sonra okunmalı ve ayrıca hergün 3 defa okumayı âdet (alışkanlık) edinmelidir. Hele hele manasını birkaç kere okumalı ve aklımıza almalı ve ona göre kıymetini bilmelidir.
ÜÇÜNCÜ DUA
Bütün peygamberler şefaat edecek
“Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhime ve Mûsa ve İsâ ve mâ beynehüm minen’nebiyyîne vel’mürselîn. Salevâtüllâhi veselâmühû aleyhim ecmeîn.”
Muhammed’in 6 yaşında iken evlendiği, 3 sene sonra 9 yaşında iken gerdeğe girdiği en küçük karısı Ayşe rivayet etmiş ki: “Bir kimse bu Salevât-i Şerîfe’yi yaymadan önce okursa, o kimseye bütün peygamberler şefaat edeceklerdir.”
(Kimi âllameler 9 yaşında iken değil de 11 yaşında, 13 yaşında, 16 yaşında evlenmiştir derler. Oysa sahih kaynaklar ve hadis kitapları 9 yaşında evlendiğinde hem fikirdirler. BB)
DÖRDÜNCÜ DUA
Yüz kere okununca günahları affettiren kelimeler
“Allâhü ekber, ve Sübhânallahî velhamdü lillâh ve lâ illallâhü vahdehü lâ şerîke leh, velâ havle velâ kuvvete illâ billAhil’aliyyil’azıym.”
İmam-ı Ahmet’in rivayetine göre Muhammed şöyle demiş: “Bu kelimeler güzel kelimelerdir. Kim bu güzel kelimeleri her namazın sonunda yüz kere söylerse, deniz dalgalarının meydana getirdiği köpükler kadar da günahı olsa affolur. Bütün günahları silinip ve bağışlanmış olur.”
(Duayı okurken sayıda yanlış yapmayınız.. 99 kez okununca dua kabul olmaz anlaşılan.. Yüzden fazla okursanız, gelecek günahlarınızın affı için avans almış oluyorsunuz..)
BEŞİNCE DUA
Üç kere okuyunca günahları affetiren dua
“Estağfirullahellez’i lâ ilâhe illâ hû, el’Hayyel’Kayyume ve etûbü ileyh.”
Enes’in rivayetine göre Muhammed şöyle demiş: “Her kim, Cuma günü sabah namazının sünnetinden sonra (farzından önce) üç kere bu duayı okursa, deniz köpüğü kadar bile günahı çok olsa, Allah günahlarını affeder.”
(Bu dua, yukarıdaki sözlerden daha verimli.. Yüz kere yerine, üç kere ile iş tamam.. Ancak, Cuma gününü beklemek lazım..)
ALTINCI DUA
Bağışlanmak için her gün yüz kere okunacak dua
Buhari ve Müslim’in rivayetine göre Muhammed şöyle demiş: “Her kim her gün yüz kere “Süphânallâhi ve bihamdihi” duasını (tespih ve zikrini) okursa, günahları deniz köpüğü kadar olsa bağışlanır.
YEDİNCİ DUA
” Allahümme innî eûzü bike minelhemmi, vel hazeni ve eûzü bike minel’aczi velkeseli, ve eûzü bike minelcübni, velbuhli ve eûzü bike min galebetiddeyni ve kahrir ricali.”
Ebu davud’un rivayetine göre, bu dua Ashab’dan Medine’li Ebû Umâme’ye öğretilmiştir. Ebû Umâme, namaz vakti dışında (namaz vaktinden sonra) camide dalgın dalgın oturuyormuş. Muhammed, bunu görmüş ve ne olduğunu sormuş. Ebû Umâme: “Yakama yapışan borçlar, kederler yâ Resûlallâh.. Yani, çok borcum var, dardayım, onun için sıkıntı çekiyorum, elem ve kederler yakamı bırakmıyor..” demiş.. Bunun üzerine Muhammed “Yâ Ebâ Ümâme! Sana bir dua öğreteceğim, onu okuduğun zaman Cenab-ı Hak senin gamını, kederini giderir. Borcunu ödetir. Bu duayı akşam sabah oku” buyurmuş ve yukarıdaki duayı öğretmiş.
(Ekonomi yönetmenin sırrı da Islamiyette imiş.. Ben hükümetlerin yerinde olsam, bu rivayetteki işi yaparım, o zaman devletin borçları ödenir, ne IMF ne Dünya Bankası ne de AB Ekonomik Yardımı’na muhtaç olunur.. Tüketici duayı okur, satıcıya olan borcu ödenir, satıcı duayı okur, üreticiye olan borcu ödenir, üretici duayı okur, hammadde, bankalar ve işçiye olan borcu ödenir. Allah-varsa eğer- duayı okuyanlar için bir hazine bulunduruyor anlaşılan..)
SEKİZİNCİ DUA
Memnun ve razı olmak ve cennete girmek için dua
“Radiytü billâhi Rabben ve bil-İslami diynen. VebiMuhammedin (sallallâhü teâlâ aleyhi ve selleme) nebiyya.”
Muhammed demiş ki; “her kim, sabah akşam üç kere bu duayı okursa, Yüce Allah, o kulunu memnun ve razı ederecktir.” Bir diğer hadiste de “Cennete girecektir..” demiş.
DOKUZUNCU DUA
Elhamdülillah demenin sevabı
Muhammed şöyle demiş:
1. Bir kul bir defa “Elhamdü lillah” dediği zaman yer ile gök arası sevab ile doldurmuş olur.
2. İkinci defa “Elhamdü lillah” dediği zaman, yerin yedi kat göklerin üstüne kadar olan bu arayı sevab ile doldurmuş olur.
3. Üçüncü defa “Elhamdü lillah” dediği zaman, Allah-ü Teâlâ, bu kulna “Ey kulum, işte al” buyurur. Yani Yüce rabbimiz “Ey kulum, dilediğini dile, dileğin verilecektir, muradını iste, muradın yerine getirilecektir. Dilek ve muradın gerçekleşecektir. Sen hemen iste…” buyurmuş demek olur. (İmam-ı gazâli, İhyâ).
ONUNCU DUA
Ansızın kaza bela gelmesin diye sabah akşam üç kere okunacak dua
“Bismilâhillezî lâ yedurru maasmihi Şey’ün fil’ardı velâ fissemâi ve Hüvessemi’ul Aliym”
Muhammed şöyle demiş: “her kim, sabah akşam üçer kere, “Bismillahillezi..” duasını (yukarıdaki duadır) okursa kendisine yerde ve gökte hiçbirşey zarar veremez ve kendisine ansızın bela kaza gelmez.” (Tirmizi, İbn-i Mâce)
(Otobüs, kamyon, minibüsler ve arabalar bu duayı üzerlerine yazsalar trafik kazaları biter mi, dersiniz?..)
ONBİRİNCİ DUA
Akşamları üç kez okuyan zarar görmez
” E’ûzu bikekimâtillahittâmmâti min şerri mâ halak”.
Akşamları bu duayı üç kere okumalıdır. Okuyan bütün korkulardan emniyet ve selamette olur. Korkulu rüya görmekten, kabuslar görmekten, zehirli haşarat sokmasından ve tüm musibetlerden emin bulunur..muş..
ONİKİNCİ DUA
Sabah on kere okunca sevap kazandıran dua
“Lâ ilâhe illallâhü vadehû lâ şerîkeleh, lehül’ mülkü velehül’hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir.”
Muhammed demiş ki; “Her kim bu duayı on kere okursa, Hz.İsmail peygamberin oğullarından (sülalesinden) dört köle azad etmiş gibi sevab kazanır”. (Buhari, Müslim, Tirmizi)
ONÜÇÜNCÜ DUA
Uyandığında okuyanın sevabı
Muhammed’in 6 yaşında nişanlanıp, 3 sene sonra, 9 yaşında iken gerdeğe girdiği en küçük karısı Ayşe, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “Her kim, uyandığı vakit, “Lâ ilâhe illallâhü vadehû lâ şerîkeleh, lehül’ mülkü velehül’hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” duasını okursa, günahları denizin köpükleri kadar bile çok olsa, Allah o kulunu affeder.
(Burada iki gariplik var.. Birincisi, denizin köpükleri kadar çok olan günahları affettirmek için okunacak başka dualar da var.. İkincisi, bu dua okunca, İbrahim’in sülalesinden dört köle azad etmiş gibi sevap kazanılacağı söylenmişti ama.. Ne yapayım, ben de bu paragrafların alındığı kitabın yazarı El’hacc Hattat Hafız Yusuf Tavaslı’dan (Emekli İmam hatip) aktarıyorum…)
ONDÖRDÜNCÜ DUA
Yüz defa okuyun çok sevap kazanın
Ebû Hüreyre, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “Her kim günde yüz defa, “Lâ ilâhe illallâhü vadehû lâ şerîkeleh, lehül’ mülkü velehül’hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadir” duasını okursa on tane köle azad etmiş gibi sevab alır. Ayrıca, yüz tane sevab yazılır. Yüz tane günahı silinir (affolur) o gün içinde akşama kadar şeytanın şerrinden korunmuş olur.”
(Bu duanın başka faydalarını da yukarıda görmüştük.. ne duaymış ama.. Neredeyse kazandırdıklarını hesaplamak için bir matematiksel fonksiyon yazmak gerekecek…)
ONBEŞİNCİ DUA
Cennette ağacınız olsun diye okunacak dua
Amr İbni Abbâs, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “Her kim, “Subhanallâhi, velhamdü lillahi ve ilâhe illallâhü, vallâhü ekber” derse, bu zikirlerin her birinden dolayı söyleyen kimse için cenette bir ağaç dikilir.”
Tabarâni de rivayet etmiştir ki; “Evet, okuduğu bu kelimelerin herbirinin sevab ve mükafatı olarak kendisi için cennette bir ağaç dikilir.”
ONALTINCI DUA
Enes bin Mâlik, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “Her kim 100 defa “Lâ il^he illallâh”, 100 defa “Sübhânallâh, 100 defa “Allâhü ekber” derse, bu zikirler kendisi için hürriyetine kavuşturduğu on köle ve kurban olarak kestiği altı (bir rivayete göre yedi) deveden daha hayırlıdır”.(İbni Ebid’dünya rivayet etmiştir)
ONYEDİNCİ DUA
İki milyon sevab almak için okunacak dua
Abdullah bin Evfâ, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “Lâ ilâhe illallâhü vahdehû lâ şerîkelehû ehaden sameden lem yelid, ve lem yûled ve lem yekün lehû küfüven ehâd” derse, Cenâb-ı Allah kendisine iki milyon sevab yazar.
ONSEKİZİNCİ DUA
Her namazdan sonra 10 kere okuyan cennete girer
Ömer’in oğlu Abdullah, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “İki haslet vardır ki, onlara devam eden, mutlaka cennete girer. O hasletler kolaydır, fakat o hasletleri yapan azdır”. Bu hasletleri “sizden biriniz her namazın sonunda, on defa ‘Sübhânallah’, on defa ‘Elhamdü lillâh’, on defa ‘Allahü Ekber’ der. Bu zikirler (dualar) dilde yüzelli, mizanda ise binbeşyüz eder. Yatağına girince de, 33 defa ‘Sübhânallah’, 33 defa ‘Elhamdü lillâh’, 33 defa da ‘Allahü Ekber’ der. Bu zikir de dilde yüz, tartıda (mizanda) bin eder. İkisinin toplamı ikibinbeşyüz sevab almış olur okuyan.”
ONDOKUZUNCU DUA
Muhammed, sonra devam etmiş: “Ashabım, ey ümmetim, hanginiz birgün ve gecesinde (24 saatte) ikibinbeşyüz günah işler?”
Sonra, bu işin tehlikesini şöyle haber vermiş: “Sizden birine namazda iken Şeytan gelir ve şunu hatırla, şunu hatırla diye vesvese verir. Yatağında da o kimseye gelip bu dua ve zikirleri okumaya fırsat vermeden uyutuverir. Böylece, o kimseyi bu dua ve zikirle rden ve kazanacağı sevabtan mani olmuş olur.”
(Buradan da anlaşılıyor ki; Muhammed insanların dinden başka birşey düşünmesini istemiyor.. Gece de yatağına yatınca hemen uyumasını da istemiyor. İyi insan dediğin, her an dua edecek, içi bir türlü rahat etmeyecek, hep diken üstünde kalacak.. Dua etmekten başka hiçbir iş yapmayacak bu gidişle!..)
YİRMİNCİ DUA
Akşam sabah 7 kere okunacak dua
“Hasbiyellâhü lâ ilâhe illâhû, aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbül’arşil’azıyım”
Ebû Derdâ, Muhammed’in şöyle dediğini anlatmış: “Kim sabah ve akşam yedi kere bu duayı okursa, dünya ve ahiretle ilgili işlerinde kendisine üzüntü, elem, keder veren şeyleri Cebâb-ı Allah kendisinden giderir.”
YİRMİBİRİNCİ DUA
Muhammed’in çok okuduğu dua
“Sübhânallâhi ve bi’hamdihî, Sübhânallâhil’azîymi estağfurullâhe ve etûbü ileyh”
Muhammed’in 6 yaşında iken nişanlandığı, 3 sene sonra, 9 yaşında iken gerdeğe girdiği en küçük karısı Ayşe, Muhammed’in bu duayı çok çok okuduğunu anlatmış..
YİRMİİKİNCİ DUA
Yatarken üç kere okunan mağfiret duası
Muhammed demiş ki; “Her kim, yatağına girdiği zaman üç kere ‘Estağfirullâhellezî lâ ilâhe illâhü, elhayyel’Kayyûme ve etûbü ileyh’ derse, günahları denizin köpükleri ve temîm diyarının Aliç çölünün kum taneleri, ağaç yapraklarının sayısınca veya dünya günlerinin sayısınca da günahı çok olsa Allah Teâlâ affeder, bağışlar”..
YİRMİÜÇÜNCÜ DUA
70 kere okuyunca 700 günah bağışlatan dua
Muhammed demiş ki: “Herhangi bir kimse, kadın olsun, erkek olsun bir günde yetmiş defa Allah’tan bağışlanmasını dilerse, yani, ‘Estağfirullâh’ sözünü söylerse, mutlaka (Şüphesiz ve kuşkusuz) Allah o kimsenin yediyüz (700) günahını bağışlar.”
YİRMİDÖRDÜNCÜ DUA
Sabahları 3 kere okununca kaza ve bela önleyici dua
“Bismillâh, Mâşâ’ Allahü lâ kuvvete illâ billâ, Mâşâ’ Allahü küllü ni’metin minallâh, Mâşâ’ Allahül’ küllühû biyedillâh, Mâşâ’ Allahü lâ yasrifüs’ sû e illâllâh.”
“Her kim, sabahları (gündüzleri) bu duayı üç (3) kere okursa, her türlü bela ve kazadan, yangından, boğulmaktan ve hırsızların vereceği büyük zararlardan Allah’ın lutf-ü keremi ve izn-i şerîfiyle emniyet ve selâmette olur”
YİRMİBEŞİNCİ DUA
99 derde devâ olan dua
“Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil’aliyyil’azıym.”
Muhammed’in deyişine göre, bu duayı okumak, doksan dokuz (99) derde devadır. Bu dertlerin en küçüğü, gönüldeki keder (sıkıntı ve stres) dir.
YİRMİALTINCA DUA
Fakirlikten kurtulmak için günde yüz kere okunacak dua
Muhammed demiş ki; “Her kim günde yüz defa ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil’aliyyil’azıym’ duasını okursa, o kimseye ebedî olarak fakirlik ve yoksulluk isabet etmez.”
(Müslüman ülkelerin neden yoksulluk ve sefalet sınırında olduklarını anlamak çok güç.. Tüm yapacakları, tüm milletçe elelele günde yüz defa yukarıdaki şu duayı okumak!..)
YİRMİYEDİNCİ DUA
Üç kazanç elde etmek için günde otuz kere okunacak dua
Allah, Muhammed’e hadis-i Kudsî’de şöyle demiş: “Ey Resûlüm! Ümmetine söyle ki: 10 kere sabahleyin, 10 kere akşamleyin, 10 kere yatarken şu duayı okusunlar: ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhil’aliyyil’azıym’
Sabahleyin okumalarında, Cenâb-ı Hakk’ın rızasına ermeye hak kazanırlar. Bu dua, “Cennet hazinelerindendir.”
Akşamleyin okumalarında, şeytanın hile ve desîsesinden (tuzaklarından) ve vereceği zararlardan korunmuş olarak uzak bulunurlar.
Yatarken okumalarında ise, dünya belaları ve musibetleri kendilerinden uzaklaştırılır ve selametle emniyette olurlar”
(Görüldüğü gibi, bu dua, 99 derde deva olan dua ile fakirlikten kurtulma duasının aynısı.. Tek fark, günde bir ya da 100 kere yerine, 30 kere okumak.. Dolayısı ile günde 131 kere okunursa, hem 99 derde deva olur, hem fakirlikten kurtulunur, hem de üç kazanç elde edilir.)
YİRMİSEKİNCİ DUA
Yüz kere okununca korkuları bitiren dua
“Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl”
Bu dua ile ilgili olarak Muhammed şöyle demiş: “Sizden herhangi biriniz, büyük bir hadise (olay) ile (elem-keder, dert-bela, düşman ile karşılaşma gibi) ‘Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl’ duasını okuyunuz. Cenâb-ı Allah, düşmüş olduğunuz belâyı sizden uzaklaştırır.”
Yüz defa “Hasbünallâhü ve nîmel vekiyl” deyiniz. Yüzüncü de “Ni’mel’Mevlâ ve ni’men’nasıyr” diye ilave ediniz. Böylece korktuğunuzdan emniyet ve selâmette olursunuz” demek olur.. (Bunu diyen, kitabın yazarı İmam Hatip El’Hacc Hattat Hafız Yusuf Tavaslı)
YİRMİDOKUZUNCU DUA
Üçer kez okununca stres ve sıkıntıyı bitirir dua
Stresli ve sıkıntılı kimse şu duayı üç kere okumalı ve üçer üçer okumaya devam etmelidir: “Allâhü, Allâhü, Rabbî lâ üşrikü bihî şey’â”
Üç veya yedi kere okununca stresten kurtarır dua
Bu dua, Yunus’un balık karnında iken okuduğu duadır. Yunus, balığın karnında o sıkıntılı anında bu duayı okumuş ve balığın karnından o şiddetli stresten kurtulmuştur. “Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez’zalimiyn”
Bu dua dahi 3 veya 7 kere okunur ve okumaya devam edilir. Bu dualar topluca dahi okunmaya devam edilir.
OTUZUNCU DUA
Üç, yedi ya da yüz kere okununca kederi yok eden dua
“Allahü Rabbî lâ şerikeleh”
Kederli stresli kimseler bu duayı, bu duaları 3 kere, 7 kere veyahutta yüz kere dahi okuması derdinin çabuk gitmesini sağlar. Dualar sıkıntıların gitmesine kadar devam edilir.
X
CİNLER NE YER NE İÇER / CİNLER MERCEDES CİPE BİNER
Başlık ilginizi çekmiştir değil mi? Gerçekten de ilginç bir başlık.
Şimdi aklını imana kurban edenler de, aklını küfre kurban edenler de sual eder: Bu cinler ne yer ne içer? Bu cinler yediklerine göre, içtiklerine göre; nereye sıçar, nereye işer? Öyle ya, yemek yiyen sıçar, su içen işer. cinler yer mi, içer mi, sıçar mı, işer mi? Sıçarsa, içerse; nereye sıçar, nereye işer?… Nerede yaşar, nerede gezer?… Nasıl çiftleşir, nasıl ürer?..
Bakınız, bu konuda Memiş hoca, ne demiş: “Peygamber Efendimiz bir Hadis’i Şerifinde şöyle buyurmaktadır: Yemeğinizi ve içeceğinizi sağ elinizle yeyin, için; çünkü, şeytan sol eliyle yer içer.”
Şeytan sol eliyle yiyip içtiğine göre acaba cin hangi eli ile yer içer… Hangi eli ile tutarak işer, hangi eli ile kıçını siler? Bilindiği gibi cinlerin şeytan olmayanlarına da melâike derler…
Memiş Hocayı okumayı sürdürelim. Hakkın hikmetine, cinlerin ilmine erelim. Okuyalım da cinler hakkında uydurulan hadisleri görelim: “Cinler en çok kemik, pirinç türü şeyler severler ve bilhassa insanların artıklarını yerler. Kimi zaman insanlarla iç içe yaşadıklarından dolayı insanların sofralarından da faydalanabilirler. Benim tavsiyem; sofraya otururken Besmele-i Şerif okumakta fayda vardır.”
Memiş Hocamız daha Cin ile Şeytan arasındaki ayrımı bilmiyor. Çünkü Allah bütün işlerini cinleri aracılığı ile görüyor; şeytan ise Allah’a karşı geliyor, Allah ile insanların arasını geriyor, insanları Allah isyan ettirmekten zevk duyuyor.
Bakınız bu konuda İslâmi Terimler Sözlüğü ne diyor: “Göze görünmeyen varlıkların bir kısmını anlatmak üzere “cin” terimi kullanıldığı gibi,bu nitelikteki varlıkların iyi yaratılışlı olanlarına “melâike” yani melekler, kötü yaratılışlı olanlarına “şeytân” şeytânlar ve her iki türde bulunanlara “cin” denilmektedir.” Şimdi soralım Memiş Hocaya: “Cinlerin iyi yaratılışlı olanlarına melâike dendiğine göre melâikeler nasıl olur da “insanların artıklarını yerler”. Gördüğünüz gibi işkenbe-i kübradan atıyor Memişler ve de memiş gibiler…
Şimdi yeniden Memiş Hoca’ya dönelim. Memiş Hocamız ne diyor görelim: “Yine Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: ‘Euzu Besmele çekilmeyen yemeği şeytan helâl sayar’”
Yahu Memiş Hoca; yiyene içene; kim, niçin karışır? Uydurulan bu cin-şeytan masalı karşısında inanlarımızın aklı niçin karıştırılır?
Meydanı boş bulan Memiş Hoca döktürüyor. Memiş Hocamız cine şeytana kök söktürüyor. Memiş Hocamız, meydanı boş bulmuş ipe-sapa gelmeyen şeyler söylüyor. İşin ilginci Memiş Hocamız en Atatürkçü, en ilerici Gözcü gazetesinde yazmakta… Atatürkçü, ilerici medyamız bile tirajını artırmak için hurafe satmakta.
Memiş Hocalar, Y. N. Öztürk ve Zekeriya Beyaz gibi dekanlar, Kuran’da geçer diye, cinlere inanmayanları kâfir sayarlar.
Bunların hepsinin de; Memiş’inin, ermişinin, ermemişinin , Öztürk’ünün, Beyaz’ının, Şeyhinin bir tek görevi vardır. İnsanların dikkatini görünen cinlerden görünmeyen cinlere çekmektir. Görünen cinlerin soygunlarını, vurgunlarını, rüşvetlerini soygunlarını ve hortumcuların işini kolaylaştırmaktır. Amaçları: Cin-şeytan masalları ileri sürerek halkımızı sindirmektir. Asıl önemli olanı bilinebilecek olan Tanrı’yı bilinmeyecek bir duruma getirerek insanların akla göre bir yaşam sürmesini önlemektir.
Memleketin kurtlanmış meyveye dönmüş, her kurumda, vıcık vıcık cinle kaynamakta. Bankalar hortumlanmakta, ticaret helaldir gerekçesiyle yoksularımız bile soyulmakta… Komisyonlar, rüşvetler en yüksek düzeyde yaygınlaşmakta ve bütün bunlar Memiş hoca ve de Memiş hocadan geri kalmayan ilahiyatçılarımız sayesinde olmakta. Ve bunlar dinimizde hurafe yoktur diye haykırmakta. Basireti bağlanmış insanlarımız ise ; gözlerinin önünde cirit atan bun cinlerin yaptıkları bu cinlikleri görmeyerek görünmeyen cinlerin kendilerine bir kötülük yapmasından korkmakta.
Ben bu cinlerden bir kaçını aktarayım. Sizler bu cinlerin sayısını istediğiniz kadar çoğaltabilirsiniz. Maşallahı var, memlekette cinden, şeytandan çok ne var…
Gülay Aslıtürk vardı. DYP’den ANAP’a geçti. Şişli Belediye Başkanlığı yaptı. Öyle cinlikler yaptı ki millet şaştı kaldı. En sonunda başka bir cinle, evlenip İngiltere’ye kaçtı.
Gülay Aslıtürk’ün babası: “Ne olmuş yani, herkes kamyonla götürdü. Benim kızım da bir torba götürdü.. Ne var bunda?” diye kızını savundu. Baba, kız… Birbirinden alır hız…
Ya Halil Bezmenler, Engin Civanlar, ya hortumcular, hayalî ihracatçılar… Ya çeteciler, ya tetikçiler, ya bunlara emir verenler… Ya dosyası yargıda bekleyen başbakanlar, bakanlar… Say sayabilirsen; varsa, bilgin gücün zamanın… Memleketi cinler basmış bunlarla uğraşmaya kalmamış gücü insanın…
Yurdumuzdaki cinlerin babası: “Kendim için bir şey istiyorsam namerdim dedi, kim ne veriyorsa beş misli fazla vereceğim.” dedi. Ne var ki “Memleket 70 sente muhtaç!” durumda diyen de kendisi idi. Öyle ise bir verenden beş fazlasını nasıl verecekti? Böle bir cinliği hangi cin edecekti. Kaldı ki bu cinimizin işi gücü de cinlik etmekti.
Ailesiyle fotoğraf çektirdi, ailesi de kendisini yedi bitirdi. Tüyü bitmedik yetimin hakkını yandaşlarına peşkeş çekti. Bir de babalandı. “Verdimse ben verdim, var mı sözünüz!..” diyerek kabadayılık tasladı…
Diğer cinler, bu Cinlerden hesap sormadı. Çünkü kendilerinin de yaptığı cinlikler vardı. Cinlik yapmaya hazırlanan cinler de durdu, dinledi. Öyle ya: Komşuda pişerse , kendilerine de düşerdi.
Memiş Hoca, kendi sütununda cinleri anlatırken, karşı sayfada Tarkan’la ilgili bir haber vardı (23.7.2001 tarihli GÖZCÜ).
Tarkan’ı bilmeyen mi var. Tarkan Mega Star. Öyle bir erkek ki; altına da, üstüne; önüne de, arkasına da sahip çıkar. Cin gibidir, maşallahı var:
Şimdi Tarkan’ın cinliklerini görelim: “İstanbul’daki evine ayda 5 bin dolar kira (7,5 milyar eder…) öder. 150 milyarlık Mercedes cipe biner, 5 goril (koruma) eşliğinde gezer onlara aylık ücret verir, bazen Avrupa’daki(Fransa) bazen de Amerika’daki evine gider.
Tarkan’ımız geçtiğimiz yıl 875 milyon (ayda 72 milyon bile değil…) vergi ödemiş. İşçimiz-memurumuz bile ayda 70-80 milyon lira vergi verirmiş. Üstelik 1999 yılında vergi bile ödememiş; işte buna yanarım…
Sorarım sizlere, bundan iyi cinlik mi olur. Kasetleri var, CD’leri var, konserleri var, reklam filmlerine çıkar. Üstelik Maliye’den 20 milyar da alacağı varmış. Bu güne kadar da gidip almamış. Sorun bakalım, bu güne değin gidip de niçin almamış?.. Aylık kazancını 288 milyon olan bir adam için 20 milyar az paramıymış…
Memleketimizde daha çok cin var. Memlekette cinden çok ne var. Memleket cin kaynar: “Avukat 130 milyon, diş hekimi 45 milyon, doktor 85 milyon, mimar 133 milyon, süper marketçi 30 milyon, müteahhit 35 milyon, lokantacı 34 milyon, demir-çelik üreticisi 77 milyon, deri üreticisi 37 milyon lira. Öderken kamu da en düşük bir ücretle çalışan bir işçinin aylık vergisi 88 milyon…” (Cumhuriyet, 22.7.2001, Yalçın Doğan). vergi verirmiş. Oysa işçimiz-memurumuz bile ayda 70-80 milyon lira vergi ödermiş. Amanın memleketi cinler basmış, çıldıracağım nerdeyse. Kim bulacak çareyi bu onulmaz derde… Çağırın bana, doktorum nerde?
Bu cinlerin şerrinden sanal varlığa sığınmak aptallıktır. Yapılacak iş vergiyi yalnız bordro mahkûmlarından almamaktır. Yapılacak iş bu cinlerin yakasına sarılmaktır. Bu nedenle cinlerden hesap sormayan cinleri iktidardan düşürmektir. Cinlerden hesap soruluncaya kadar iktidarları değiştirmektir.
Cinmiş, şeytanmış; ateşten, dumandan yaratılmışmış. Bütün bunlar hikaye, masal, safsata… Hinoğlu hinlik yapanların, yoksulun, yetimin hakkını yiyenlerin hepsi cindir, hem de cin oğlu cindir. Dikkati, görünen bu cinlerden görünmeyen cinlere çekenler de cindir, cin oğlu cindir. halkın dikkatlerini görünen cinlerden görünmeyen cinlere kaydıranlar da cin oğlu cindir… Bu cin-şeytan masalları hep sizleri sindirmek içindir.
Arkadaş, ne devletçiliği, ne sosyalizmi… Hiç birine gerek yok ki… Ne yasa çıkarmaya, ne sıkıyönetime, ne düzen değişikliğine, ne ara rejime… Şu cinlerin hakkından gelinse yeter. Cinlerin hakkından gelemeyen devlet krize düşer . En büyük cin Amerika’dır bilinirse eğer…
Görünmeyen cinlere değil de görünen cinlere bakın… Başka yerde cin, ya da şeytan aramayın, hepsini insanda arayın… Ne cini, ne şeytanı yahu!.. Ne Rahmanı, ne Allah’ı yahu!.. Hepsi insanda. Her ne ararsan insanda. Yeter ki insan, güvensin aklına, sahip çıksın oyuna, vermesin oyunu bu cin tayfasına…
Hayri Balta, 23.7.2001
X
4. TEHLİKE DUASI
Bakalım Medyum Memiş / Bu konuda ne demiş?
Bizim Memiş, kendine “Medyum Memiş” dermiş. H. B. merak, etmiş; bu “medyumluk” ne demekmiş? Açmış bakmış sözlüklere. Sözlükler, şöyle dermiş:
“Eski çağlarda, tanrılar ve şeytanlar bunların aracılığıyla duygu ve düşüncelerini duygu veya düşüncelerini açıklarlarmış.” Meydan Larousse, bunlar hakkında daha bir çok akıl almaz şeyler sıralamış.
Bizim bildiğimiz tanrılar yokmuş; Tanrı, varmış. O da mesajını yalnız elçileri aracılığıyla yollarmış. Aklı olan insan şöyle sorarmış: Peki bu koskoca Tanrı doğrudan insanlara varlığını duyurmaktan aciz mi ki kala kala peygamberlere kalmış.
Ya şu şeytanlara ne oluyor; o şeytan ki; insanların kalbine giriyor, insanları, kalbine vesvese sokarak kandırıyor, yerden yere vuruyor. Peki Tanrı’ya kafa tutan bu Şeytan neden medyumlara ihtiyaç duyuyor?
Hele gelin bir başka sözlüğü daha bakalım. Bu medyumlar ne iş yaparmış anlayalım:
“Ölülerin ruhlarıyla canlılar arasında aracılık ettiğine ve onlardan geleceğe, geçmişe vb. İlişkin bilgi aldığına inanılan kişi.” Psikoloji sözlüğü” de böyle yazar, iyi mi…
Ey Memiş efendi; dayandığın kitap Kuran şöyle demiyor mu: “Gaybın anahtarları O’nun katındadır.Geçmişe, geleceğe ilişkin bilgileri ancak O bilir.” (K. 6/59)
Ee, Hayri Balta, ortalığı karıştırma, ne var bunda. Bütün dinler hem fikir değil mi insanların bir de Ruh’u olduğunda. İnsan ölünce girer mezara. Ölünün bedeni ile birlikte mezara girmek yoktur ruhlara.
Burada da mantıken şu soru gelir akla. Ruh varsa boşuna var değil ya. Oda iletişime geçmek ister yakınlarıyla, arada sırada. İşte Medyumlar da tam bu sırada görev alır, aracılık eder ruhlara.
İşte bu medyumlardan biri de bizim; Atatürkçü, Cumhuriyetçi, Halkçı, İlerici Laik Göczü’de yazarmış. Bizim Gözcü ilerici olmasına karşın Medyum Memiş aracılığıyla halkımıza hurafe satarmış. Medyum Memiş’imiz de bundan cesaret alarak bir de kendisine Hoca sıfatı takarmış.
Bizim Memiş’imiz; hem Medyum, hem de Hoca olmuş ya, artık dokunmayın Aslanıma. Öylesine örnekler veriyor ki; Hadislerden, Kuran’dan. Artık Hadis, Kuran adı geçti ya; inanmayan çıkar dinden imandan.
Şimdi gelelim asıl söyleyeceğime. Başlık aynen şöyle: “KUR’AN- I kERİM’DEN DUA ÖRNEKLERİ. TEHLİKELERDEN KORUNMAK İÇİN ŞÖYLE DUA ETMELİ”
Arapça’sını da yazmış, geçiyorum. Ben anlaşılsın Türkçe’sini yazıyorum.
“Ey yüce merhamet sahibi Allah! Senden başka Tanrı yok. Seni her türlü noksanlıktan ari bilir, ulularım. Kuşkusuz ben doğru davranmayanlardan oldum.”
Bu Yunus Peygamber’in duası imiş. Demek istiyor ki Yunus peygamber bir tehlike karşısında böyle dua edermiş. Eğer bizler de “Bir tehlike içinde bulunduğumuz zaman bu duayı okursak, inşallah kabul edilir ve ve bu tehlike bertaraf edilirmiş.”
Gelin şimdi sizinle bir uygulama yapalım. İkide bir dünyamızı sarsan şu “ Deprem” karşısında “Tehlike duası”nı okuyalım.
Biliyorsunuz daha dün; Endonezya’da Nıas adasında 8.7’lik bir deprem oldu. Daha 3 ay önce de bir yüz binlerce insan ölmüştü aynı yerde deprem sonucu.
Artık bu depremde ölenlerin büyük çoğunluğunun Müslüman olduğunu söylemiyorum. Çünkü; Doğa yasaları, Müslüman, Hıristiyan, Yahudi dinlemez diyorum.
Öyleyse gelin; Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Müslüman’ı toplanalım. Hep birlikte “tehlikelerden korunma” duasını okuyalım. Bakalım Allah baba; bütün tek tanrılı din mensuplarının yaptıkları duaya kulak asacak mı, asmayacak mı anlayalım…
İnançlara saygı adı altında bu masum insanlar hurafelerle, yalanlarla aldatılır mı? Depremlere karşı önlem almak dururken, tehlike duasına sığınılır mı?
Nereye kadar sürecek bu bilgisizlik, doğa yasalarına karşı ilgisizlik. Nereye kadar sürecek bu Tanrı hakkında bilgisizlik.
Bin kere dedim, bir kere diyorum. Doğa yasaları ayrı, Tanrı’nın yasaları ayrı. İnsan eğer tehlikelerden kurtulmak istiyorsa önce aklını kullanmalı, sonra bilime sarılmalı, sonra da bilimin verilerine karşı depreme karşı önlem almalı.
Ömer Çelakıl’a göre Kuran’ın Şifresi varmış. Bu konuda yüzlerce örnek gösteren kitap yazmış. Bıraksın Kuran’daki helikopterin, telgrafın, telefon’un icadını, şunu bunu… Göstersin bakalım bana Kuran’ın herhangi bir yerinde; depremlere, fay hattının neden olduğunu söyleyen bir ayet olduğunu. Dahası, Allah değil mi; fay hattını yapan, yaratan kendisi değil mi, söylesin nerelerde fay hattı bulunduğunu…
Şimdi Endonezya’da deprem afetin ile yakınlarını, evlerini, barklarını yitirenler tapınaklara koşuyorlarmış. Hepsi bir den Allah’a yakararak “Teşekkür ayini!” yapıyorlarmış… Ne vurdum duymaz insanlar bunlar. Allah, teşekkür ayini bunlardan ne anlar… Yetsin artık bu, sanal Allah’a yapılan dalkavukluklar.
Özeti şu; gelin, aklımızı kullanalım. Doğa yasaları ne demekmiş, Tanrı yasaları ne demekmiş önce bunu öğrenelim…
HB, 29.3.2005
X
5. ÇETİNER ÇALIŞ’TAN MEKTUP
İste böyle sevgili Hayri Beyciğim…
Halkımızı böyle aldatıyorlar…
Her şeyin bası eğitim…eğitim…eğitim..
Ama Tansu Çiller, Necmettin Erbakan gibi prof.lara ne buyurulur.
Hele bunları kullanıp zengin olan sahtekarlara ne denir?..
Saygılar, sevgiler sunuyorum
size..Kaleminize uzun ömürler diliyorum efendim..
Cetiner Çalış, 30.3.2005
x
6. ARİF TEKİN’DEN MEKTUP
Selam Hayri bey.
İlginize teşekkür ederim. Ben burada, kaynaklarım Türkiye’de olmasına rağmen, bu kıt kanaat imkanlarımla -gerçekten- böyle bir eseri kamuoyunun hizmetine sunduğum için fevkalade mutluyum.
Bakalım bundan sonra imkanlar nasıl el verir, nasıl bir çalışma yürüteceğim. Ne yapayım; ipin ucunu yakaladım; ancak koşullar pek uygun değil. Yine de çaba göstermeğe devam edeceğim.
Saygılar, sevgiler
Arif Tekin, 10.4.2005
X
7. ÇOCUKLARA, ALLAH DOSTU DİYE TANITILAN, İMAM GAZALİ’DEN
İNCİLER…
Sondaki Sayfa Numaralarını Değiştirip Bakın…
Hadis: “Salı günü gündüzün ortasında veya güneş yükseldiğinde kim ki her rekatında bir Fatiha, bir Ayetel Kürsi ve üç İhlas okumak suretiyle on rekat namaz kılarsa, yetmiş gün defterine günah yazılmaz, bu yetmiş gün içerisinde ölürse şehit olarak ölür ve yetmiş gün içerisinde ölürse şehit olarak ölür ve yetmiş senelik günahı bağışlanır.” (İhyau Ulumiddin 1/539)
Hadis: “Kim ki çarşamba günü güneş yükselince on iki rekat namaz kılar, her rekatında bir Fatiha, bir Ayetel Kürsi, üç İhlas ve üç Muavezeteyn okursa arşın altından bir münadi: ‘Ey Allah’ın kulu! Geçmiş günahların bağışlandı. Allah kabir karanlığı azabını ve kıyametin şiddetini senden kaldırdı, artık senin için fazla amele lüzum yok” diye bağırır ve o gün kendisi için bir Peygamber sevabı yükselir.” (İhyau Ulumiddin 1/540)
İslam aleminin en önemli klasiklerinden kabul edilen İhyau-Ulumiddin’de Gazali, Kuran’da geçmeyen namazları açıklamakla dine ilaveler yapmıştır. Bu hadislere göre yetmiş günde bir Salı günkü namazı kılmak veya hayatta bir kez çarşamba günkü namazı kılmak bir Müslüman’a yetecektir. Tek namazla yetmiş senelik günahın bağışlanması da, Peygamber sevabı da mümkün olmaktadır.
Bu açıklamaları bilmeyenler İmam Gazali’nin İhyau Ulumiddin eserini alsınlar da tek bir kez namaz kılmayla kurtuluşun reçetesini öğrensinler!
İmam-ı Gazali akla sığmayan bu uydurmaları yapmakta ve ısrarla aklın bu yollarda yürümeyeceğini, akılla sonuca gidenin hüsrana uğrayacağını anlatmaktadır.
Gazali felsefecilerle atışırken zirvede izahlar yapmıştır. Ama fıkıh, hadis, tasavvuf alanlarında ne yazık ki aynı başarıyı gösterememiştir.
X
8. MISIR’DAN FETVALAR
Mısırlı akademisyenlerin tuhaf fetvaları İslam’a karikatürlerden fazla zarar veriyor. İşte Mısır’daki garip fetvalar
Mısır’da her önüne gelenin fetva vermeye kalkması ülkede tartışmaya yol açtı.
Akademisyenler, “Hz. Muhammed’in idrarını içmek sevaptır”,
“Kadınlar, erkek meslektaşlarını sembolik olarak emzirirse namahrem durumu ortadan kalkar” gibi tuhaf fetvaların, Danimarka’da yayınlanan Hz. Muhammed karikatürlerinden daha çok İslam’a zarar verdiği uyarısında bulunuyor.
Bakire olmayan kızların evlenmeden önce kızlık zarını diktirebileceği şeklindeki fetvalar da tepki çekiyor.
MISIR’da fetva vermekle yetkili iki kurum var; biri Adalet Bakanlığı’na bağlı Fetva Evi diğeri ise Sünni İslam’ın en üst otoritesi sayılan El Ezher Üniversitesi. Fakat son dönemde internetten, televizyon programlarına kadar her yerde din adamları, kendilerine gelen günlük hayatla ilgili soruları yanıtlayarak bir anlamda fetva kaosuna yol açıyorlar.
İşte alimlerin, Kuran ve hadislerden yola çıkarak verdikleri bu fetvalardan bazıları toplumda tepki ve tartışmaya neden oluyor.
Altı yıl önce yayımlanan “Din ve Hayat” isimli kitabında Şeyh Ali, Hz. Muhammed’in idrarını içerek sevaba giren bir kadından bahsediyordu.
Tepki üzerine kitabını toplatan Şeyh Ali, bunun bir fetva değil, kişisel görüşü olduğunu savunmuştu.
Şeyh Ali, bu yıl ise yeni fetvalarıyla gündeme geldi. Şeyh Ali’ye göre erkeklerin bakir olup olmadığını anlamak mümkün değildi, bu durumda genç kızlar da evlilik öncesinde kızlık zarlarını diktirebilirdi. Hatta Mısırlı din adamı, kocasını aldatan bir kadının, pişman olup tövbe etmesi halinde bu durumu eşine açıklaması gerekmediği görüşündeydi. Ailenin selameti için günahın gizlenmesinin bir sakıncası yoktu. Şeyh Ali bu fetvalarıyla halktan hem destek buldu, hem de tepki çekti
Karikatürlerden Zararlı
Geçen ay da El Ezher Üniversitesi’nden bir akademisyenin işyerinde kadın ve erkeklerin bir arada çalışabilmesi için önerdiği bir fetva tartışmalara sebeb oldu.
Hz. Muhammed zamanında yetişkin kadınların, namahrem durumunu ortadan kaldırabilmek için yabancı erkekleri sembolik olarak emzirdiklerini öne süren bir din adamı, günümüzde de bu yönteme başvurulabileceğini savundu.
İzzet Atiye isimli akademisyen, “Kadın, emzirdiği bir kişinin yanında başını açabilir” demişti. Tartışmaların ayyuka çıkması üzerine Mısırlı akademisyen geri adım atmıştı.
Kahire’deki Amerikan Üniversitesi’nden Celal Amin, “Peygamberimizle ilgili karikatürleri duyduğumuzda çok öfkelendik; fakat bu fetvalar, İslam’a karikatürlerden daha çok zarar veriyor” diyor.
Din adamlarına en çok evlilikle ilgili soru geliyor
Kahire’deki El Ezher Camisi’nin girişindeki fetva merkezi, haftada altı gün sabah 10.00 ile 14.00 arasında bedava hizmet veriyor. Beş din adamı, sırasıyla gelenleri kabul ederek, soruları yanıtlıyor. 17 yıldır fetva veren Şeyh Abdülaziz el-Neggar, en çok evlilikle ilgili soru geldiğini belirtiyor.
Kuma getiren kocamı boşayabilir miyim: Bir kadın kocasının 18 yaşında yeni bir eş aldığını anlattıktan sonra, “Beş gün onunla, bir gece benimle kalacakmış. Boşanabilir miyim” diye sormuş. Şeyh, “Erkeğin, eşlerine eşit davranması gerekir. Çözüm bulunamazsa boşanabilirsin” yanıtını vermiş.
Evlatlık oğlum namahrem mi: Fetva evine gelen bir çiftin soruları ise 9 yaşındaki evlatlık oğullarıyla ilgili olmuş. Çift, dokuz aylıkken evlatlık alınan çocuğun, anneye namahrem olup olmadığını sormuş. Çocuğun ergenliğe ulaşması halinde kendisini büyüten kadına yabancı sayılacağı cevabı gelmiş
X
YAĞMUR DUASI
Allah’ın huzuruna içtenlikle çıkılır
Yağmur yağmadığı için çeşitli yerlerde yağmur duasına çıkılıyor. Susuzluğa çare bulmak içini insanlar ellerinden gelen çabayı gösterirken bu arada Allah’tan yağmur istiyorlar. Yağmuru yağdıracak olan Allah’tır. Doğa yasalarını yaratan ve yürüten O’dur. O istediği her şeyi yapabilir. Fakat duaya şov karışırsa ona dua denmez. Müftülere, yağmur duasını düzenleyenlere söylüyorum. Siz duaya çıkarken niçin televizyon kanallarına duyuruyorsunuz? İmamlar yahut müftüler niçin şatafatlı elbiseler giyiyorsunuz? Eğer amaç insanları etkilemekse beyhude. Çünkü insanlar yağmur yağdıramaz. Eğer amaç Allah’ın rahmetini çekmek ise bu ancak mahviyetle olur. Cenabı Hakk’ın huzuruna mahviyetle (gizlice), içtenlikle çıkılır.
Elbiseler ters giyilir, hadiste belirtildiği üzere giysinin sağı sola, solu sağa getirilir. Başlar öne eğilerek mütevazı bir şekilde yaya olarak açık alana çıkılır, tövbeler yenilenir, sadakalar verilir. Müslümanlar, yanlarına çocuklarını ve hayvanlarını alır. Çocukları bir süre analarından uzaklaştırırlar. Bu hazin tarzda zayıflara, ihtiyarlara dua ettirerek kendileri de “amin” derler. Maksat Allah’ın rahmetini celbetmektir. Ebu Hüreyre Hazretleri diyor ki: “Peygamber, bir gün bize yağmur istemek için iki rekât ezansız ve kametsiz namaz kıldırdı. Sonra hutbe okudu, Allah’a dua etti. Yüzünü Kıble’ye çevirdi, ellerini kaldırdı, ridasını (dış elbisesini) ters çevirdi, ridanın sağını sola, solunu sağa getirdi.”
Enes ibn Malik de şunu anlatıyor: “Hz. Peygamber cuma günü hutbe irad ederken bir adam geldi, karşısında durdu: ‘Ya Resulallah, hayvanlar mahvoldu, yollar kesildi. Allah’a dua et, bize yağmur versin.’
Allah’ın Resulü ellerini kaldırdı: ‘Allahumme eskınâ, Allahumme eskınâ (Allahım bizi sula, Allahım bizi sula)’dedi. Gökte hiçbir leke, hiçbir bulut izi yokken birden bir bulut çıktı. Yağmur yağmaya başladı. Yağmur bir hafta devam etti. Ertesi cuma bir adam geldi: ‘Ya Resulallah, mallarımız telef oldu, yollar kesildi. Allah’a dua et, yağmuru bizden kessin.’ Allah’ın Resulü de, ‘Allahım yağmuru üzerimize değil, çevremize, dağlara, tepelere, vadilere ve ağaçlı yerlere ver’ diye dua etti. Yağmur dindi (Buhari, İstiska, 6; Müslim, İstiska).”
Üç gün ardı ardına yağmur duasına çıkılması müstahsendir (güzeldir)
Vatan gazetesi yazarlarından Süleyman Ateş’ten…
+
Açıklama: Hem “Eğer amaç Allah’ın rahmetini çekmek ise bu ancak mahviyetle olur. Cenabı Hakk’ın huzuruna mahviyetle (gizlice), içtenlikle çıkılır. “ Hem de “Müslümanlar, yanlarına çocuklarını ve hayvanlarını alır. Çocukları bir süre analarından uzaklaştırırlar. Bu hazin tarzda zayıflara, ihtiyarlara dua ettirerek kendileri de “amin” derler.” Diyor. Yani Hafiyen olmak kalmıyor. Yağmur duasına takım taklavat çıkılıyor.
Burada aklıma takılan şu. Bir de “Çocukları bir süre analarından uzaklaştırırlar.” deniyor. Bu kadınların ne kabahatı var da Allah’ın huzurunda bile çocuklarından uzaklaştırıyorlar. (HB, 29.10.2007)